gölgesini kesen adambinlerce binlerce eşek arısı çöp dürtüyorlardı ütopyalarına kızgın zamanlarıydı ha kırıldı ha kırılacaktı haritalar iyi ki bu gün penceresinde ay vardı onun da yarısı yanıktı dengine getiremiyordu b’i polarisi ülgeri şamanlığına sığınarak ateşi denedi çap tuttu dualar elinde kaldı nar daraldı tutturmadan yana sabıkalıydı adı duyulmamış bir evliyanın üçüncü kuşağına sığındı el istediler el verdi sikke dediler veremedi yandı gittikçe kayıyordu ay sabaha gün’de güman tersine döndürerek yağlı şapkasını kurban eyledi emlik kuzusunu saymadılar adağını siyahtı kanı kimdi kendi; acep dedi kabir taşlarındaki gölgeler de değişir mi çizdi birini değişti güldü adını geri istedi döndü urallar tarafına çağırdı dedem korkut’a ya medet soyum gel beni yeniden boy’la,yeniden soy’la kaldık soysuzlara kasım |