Ya Leylim
Ben sana ah-u-zarım ya leylim
Hangi köşeye dönsem yolum sana çıkıyor Ve yüreğim ellerimde bölünüyor Hayatın bana beslediği husümet midir bilmem Lakin bir adam düşün kendinden kaçak Ve zebun bir çıkmaza sürüklenirken Gitmek ile kalmanın arasında bucalıyor Ben sana ah-u-zarım ya leylim Bergüzar nine’nin ak saçlarında dahi kokun Can yoldaşım, gecelerde beliriyor cemalin Feza’dan mıdır, senden midir bilmem Dolunayla birlikte denizime düşen bu nur Ben sana ah-u-zarım ya leylim Uyanmayı bilmeyen gecelerde ölü şehir Ve ölü yüreğimdeki göçmen çocukları Stockholm’de bir nida Adeta sarmaşıklar gibi sarılıyorum düşüme Ama yine de olmuyor burada sabah Dudaklarımın kıyısında yetim kalmış cümleler Göçebe hayatımın içinde yitiyorlar bir bir Ben sana ah-u-zarım ya leylim Zayıf bir umudun ipine tutunmuş Zambakların dansa durduğu meyde demleniyorum Doğrusu solumda bir sancı nüksediyor Ve zehrini kusan sigaranın dumanında ölürken zaman Çektiğim sen, üflediğim sen oluyorsun adeta Ben sana ah-u-zarım ya leylim Bir şair değilim, olamam belki ama Esrik cümleleri toparlamaya çalışıyorum işte Kim bilir belki bir gün seni bulur, Belki de bir gün beni sana hatırlatırlar diye Kendimce karalıyorum işte… 2013.26.08 Blackeberg/Stockholm |