Bir gece yarısıBir gece yarısı bir sokak ötede karanlığın aydınlanan duvarında çalındı bir buse bir güzelin gamzelerinden bekçi gördü sustu kedi gördü güldü Hangi aydayız der gibiydi usulca bir yan sokakta kayboldu en koyusundan en damardan bir arabesk yağmur yağıyordu ah ne geceydi ne gündü başımızı alıp şimdi gidelim diyordu dudaklarının arasından belli belirsiz bozuk plak gibi şarap rengi gözleriyle dilenci gidelim hadi gidelim diyordu o da görmüştü geceyi sarılışı koklayışı öpüşü görmüştü dilenci iyi ki karanlıktı kimse görmedi dedi güldü dilenci gençliği geldi aklına gene güldü kedi aradığı neyse volta atıp duruyordu vitrindeki akvaryu/m/a-daki kırmızı balığa mı koymuştu göz pis pis pisi baktı oltaya gerindi gidip oturdu dilencinin kucağına elindeki şişeden bir yudum aldı ılımış suydu safi nefes borusuna kaçtı başladı öksürmeye bir anın mutluluğu ağzından burnundan geldi oysa sadece hayal etmişti mutlu günlerini yaşlı ayyaş şair şiirine kara tren de koydu yağmur da en koyusundan en aptal ıslatanından en damardan arabesk bir yağmur da yağıyordu ah ne geceydi ne gündü 25/Ağustos/2013/Pazar/Bodrum Yüksel Nimet Apel |