kurşuni
firari çığlıklar hezeyan yaratır turnalarında
açıkta
masmavi tabirleri eker gelinciklere
adaletin terimlerine ıskalarken
sönmüş ışıklar ağlatır

bir düğün desem değil
bir düğüm desem belki

açlığın yemliğine
dokunmak ister gibi
etrafta yatay ıslıklarını davet eder


hoş giden gümrüklerin
sıralanan bıkkın yürüyüşlerinde
tebessümün dibi inerken kozun terliği düşer

sonra bir flüt çalar yüreğinin esmasında
bebek kılığında melekler bekler gül_ü edaları
havada uçarken huzurun goncası

balık kuyruğunda miras dizilir
küçük tebessümler terfiş eder maskeleri
elde tutulan şişelere değen rüzgar
takla attırır menevşe gamzelerine


gözlerine göründüm
bırak yasını
sözcük taşkınında
seller akar pencerelerden
temizlerken elinde
sisli buharlar kalır geride

bırakmak veda etmenin çelişkisidir


yaşlanana dek
tatlıcı kılığında
estirir meraklı sevdayı
ki merak ettiğin şeyin kendisisin
candan uzak bezilen ellerde

sevgiye murat dikmek
en ansız zamanda
örtülmüş beyazı öpmektir
siyaha bulanmış gelecekte