Hayallerinin Düş Ülkelerinde Bekle Beni…/gözlerine Tutunup Sana Geleceğim…Yorgun bir denize düşünce gölgem, bir ürpertiyle dökülürüm varlığına Sabırsız mevsimlere sarılır öfkem, kırık sözlerle şiir olurum yokluğuna Söner ışıkları sabırsız günlerin, ruhumdaki şarkılarla sokulurum aşkına Hayallerime rota olur gözlerin, açılırım küreksiz başıboş yolculuklara. Kendi ruhumuzu dinlediğimiz hüzün sarılışlarıyla, yangınlar süpürür dünümüzün yitirilmiş ovalarını Hasat mevsimlerine yaşanmamışlıklarımızı ektikçe, gönlümüzün dayanaksız iklimlerine gözyaşlarımızı serdikçe kurumaz hicranımızın sesi. Kavruk bir nidayla öpüşlerimizin yanaklarını okşar, kendi saltanatımızın yitirilmiş savaşlarından bildik zaferlerle ayrılmayı düşleriz. Huzurun kıyılarına vurunca gövdemin dertlerini, sen düşersin aklımın çeperine. Sızılarla kapanan günleri özlerken insanlar, ben yarınların merhabalarına saklarım uhdeli sarılışları. Akdeniz’i dökerim bavulumdan, rengârenk düşler bırakırım avuçlarına, gözlerinin ışıltılı kentlerinde beni ağırla diye. Uzanırız bir demli çay dinginliğine birlikte, dudak oluruz bardaktaki hüzne. Ellerini izler bir adam, gamzelerindeki muştularla isterse tükenişi göstersin o anda zaman denen kavram. Öpüşlerinin ıslak yamaçlarında kalakalınca kendimle, en çok sesindeki kıvrımları resmederim yüreğime. Bedenimde kalır ellerinin sıcaklığı, ruhumda örselenirken özleminin uzaklığı. Gözlerim dolaşır odanda, dizelerde siyahlar içinde bir kadın. Deniz kokusunu bırakır şehre o an, alır getirir rüzgâr yaşanası varlığını, sokulurum sevdana, sarılırım koynundaki farklı yaşanasılığa ve aşk oluruz birlikte bu çelişkiler atlasında. Yele verdiğin gül kokulu dürüşlerine ellerinin alevi sokulurdu, ben Akdeniz’in kayıklarında Ege’nin küreklerini çekerken. Kararırdı deniz, yüreğim Marmara olur, çıralı bir alevce titrerdi. Gamzelerini izlerdin sevdalı sularımda, göğsündeki bekleyişler coşkumun ince ağrısı olurdu. Aynı anda hislerimizin yataklarını açardık, çok sesli bir mevsim kapımızı kapatırdı. Aşk kokardık birden, sevda kuytularını tarayan hırçın bir rüzgâr olurdu, biz damlalarla denizini arayan şaşkın bir deniz olurduk. Umursamamaya çalıştıkça resmini yaşadıklarının, bir yalnızlık kirmeni dolanır boğazıma. Sevdanın kınalı yoksulluğuyla boyadıkça yüreğimi, sular akar başıboş pınarlarından. Gülüşlerine doyamadan ben daha, sorulara boğarsın sana birikmiş sözlerimi ve bir özlemin kırgın destelerini denizlere serpersin. Yosunlar birikmiş göğsümün damarlarına kurulur, ağulu şarkılarımın müzikleriyle kendini avutursun. Gözlerinin pınarları alır sürükler beni nehirlere, yol olur akarım gece gündüz aşkla beni beklediğin yerlere. Kalabalık ve telaşlı bir kentin kaldırımları gibidir şimdi yüreğin. Korkularla yudumlanan sularca ışıltılı düşüncelerinin uyuşmuş yataklarında kendini arıyorsundur. Sesimin öfkeli çekişmelerinden derlenmiş kaçışlarla özlemle tüketip bensizliği, sesinin gür savaklarını açmak istersin kim bilir. Buralarda, seni beklediğim Kasım yağmurlarıyla ıslanmak istediğim anlardayım gülüm. Avuçlarımdaki yalnızlık titremeleriyle bil ki, çok üşümekteyim. Kokusunu eskitmeye doyamadığımız öpüşlerin nemli dudağını özledikçe yangın harlanır göğsümüzde. Bir sevgilinin bekleyiş çağrıları artınca yürek kafesimizde, öz titrer, sözün kilitleri atılır yaşam denizlerine. Sancının kıymığı acıtır bilesin ki yar, sevda gemilerinin halatlarını çözdüm, aşkla kavrulan dudaklarına seferim var. Sal gönlünün asi sularını gecelerime, sürükleneyim isterse sevginin yüzyıl ötelerine, senin göğsünde isterse kıyamet kopsun, ne yazar. Ruhumun denizine çökünce hüznün bulutları bir yağmur ikindisi kavrar yokluğunun dualara açılmış avuçlarını. Dağ içlenir mi benim kadar sensizliğe, toprak açar mı kollarını özlemle bahar müjdeli gelişlerine yar? Dudakta titremeyle, yanakta seğremeyle ve yürekteki asil devinmeyle yırttım dünü gösteren takvimleri. Yangın mevsimlerine rüzgârın uğramış, alevli kolların gecemi bulamamışsa gülüm neye yarar. Aşk, kanamalı bir şiir bedende, bu can yazdıkça adını anar. Gönlüne sokulan sözlerimi ağırla beni düşlediğin anlarda. Sesimin tıkırtılarına yüreğini kabart kapın her çalındığında. Sözlerimin sırtına sensizken gülüm hep rüzgârın çarpar ve işte böylesi anlarda seni özlemekten başka bu gönlü ne tırmalar!. Aşkın duvarlarına asılan resimlere bir deniz seçtim, denizde sevdan ışıldar. Bir sandal bıraktım engin sularına küreksiz, geçer mevsimler, tükenir yıllar, ama bir gün mutlaka ülkenin o mavi limanlarına uğrar. Selahattin Yetgin |