BİR EFSANE BİR ŞİİR (TAŞ GELİN EFSANESİ) 1Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yaylacık Dağı Akbelen (Bizeri ) yaylasındaki taş gelin hikayesi.
Erbaa’nın yaylacık dağına yakın bir köyünden Kazova’nın bir köyüne, çok güzel, sevimli, ahlaklı saygılı bir kız gelin verilir. Beyi çok sevecen olgun efendi biriymiş. Fakat kayınvalidesi, kayınbiraderleri pek fena imişler. Geline iyi davranmamışlar. Gelin sabırla onlarla iyi geçinmiş kendini sevdirmeye çalışmış. Mutlu yuvası varmış. Fakat gönlü sıla hasretiyle yanmaktaymış çünkü anne ve babasını beş yıl boyunca görememiş köyüne ziyarete göndermemişler. Köyünün havası suyu burnunda tütmektedir. Bu halde iken hamile kalır. Yine köyüne gönderilmemesi için bahane çıkmıştır. Bir oğlan çocuğu doğar, evladının sevgisi baba ocağına olan sevgisini azaltmaz bilakis daha fazla özlem duyar. Evlat sevgisi bu isteğini engeller. Zaten kayın validesi bu duruma çok sevinir. Köyüne göndermeyen o dur. Canı kadar sevdiği oğlu altı aylık olunca köyüne gitmekte ısrar etmiş . Tam gelini köyüne götürecekleri zaman aniden beyi hastalanır. Yine sıla ziyareti ertelenmiştir. Ne yapsın o sevgi dolu yüreğine taş basmış beyine iyi bakıp hastalıktan iyileşmesine çalışmış. Fakat hastalığı iyileşeceğine daha da ilerlemekte imiş . Aradan üç ay geçmiş beyi vefat etmiş. Hayat arkadaşını kaybetmenin üzüntüsüyle evine kapanmış, günlerce ağlamış. Onu sevenleri üzüntüsünün azalması için köyüne ziyarete gönderilmesini söylemişler. Beyinin yakınları onu kovmak için iyi bir sebep ortaya çıktığını söylemişler. Nihayet bunca yıl sonra kayınvalidesi ve kayınbiraderleri bu güzel kadını çocuğu ile birlikte çeyizlikleriyle beraber bir ata bindirip Topçam dağı üzerinden kestirme yoldan gitmesi için zorlamışlar. Talihsiz gelini dağın zirvesine kadar getirip buradan sonraki yolu kendin git deyip geri dönmüşler. Güzel kadın aldatıldığını anlamış fakat ne yapsın çaresiz yoluna devam etmiş , Yaylacık dağı kırına geldiğinde içi biraz ferahlamış çünkü ormanlık alandan çıktığından kendini güvende hissetmiş bu sevinci çok sürmemiş yaylanın kıyısında gürgen ağaçlarının altında oturan eşkıyalar bu güzel gelini görmüşler hemen bunu yakalamak için peşine düşmüşler atını koşturmuş kaçmaya çalışmış kırda hayli atını koşturmuş atı koşmaktan çatlayıp ölmüş zavallı gelin çocuğu kucağında oturmuş ağlayarak şöyle ağıt söylemiş: Topçam’ada çıktım başı dumanlı Eşkıya da yoluma çıkmış eli kanlı Kurtar Allah’ım kurtar bu gelini Katilde merhamet yok ben ise gamlı Eşkıyalar gelinin yanına yaklaşırken başlamış Allah a dua etmeye. Ellerini kaldırıp “Ya Rab beni bu zalimlerin ellerine düşürme, namusuma leke getirme, bu darda kalmış kulunu koru, ya beni taş et , ya da kuş et uçurda bana dokunamasınlar” diye duasına devam eder. Allah hemen onun bu duasını kabul edip o anda kendini ve çocuğunu taş kesiverir. Eşkıyalar yanına geldiklerinde geline ellerine uzatırlar gelin ve çocuğu taş kesilmiştir. Kızarlar bellerindeki hançerlerini çıkarıp gelinin taş kesilmiş vücuduna vururlar. Çizdikleri her yerinden kanlar akar. Al kanlı taş gelin kayası asırlarca Yaylacık Dağı’nda Avlunlar yaylasıyla ile Akbelen yaylasının arasında bulunmaktadır. Eşkıyalar onun yanındaki kıymetli eşyalarını almışlar, fakat namusuna dokunamamışlar. Taş gelin hikayesi sabır, doğruluk ve metanetin simgesidir. Gelin kayası bakıldığında aynen bir kadın ve göğsüne bastırılmış bir çocuk halindedir. Vücudunun bazı yerleri kırmızı lekelidir. Define avcıları 1992 yılında altın bulmak için bazı yerleri kırılmış tahrip edilmiştir. Kalkıp göç eyledim geldim ovaya Hasretlik sineme batar diyormuş Yarenimi sevdim, düştüm davaya Hasretler gözümde tüter diyormuş Benim de bir yuvam olsun diledim Her şeyi açıkça dedim, söyledim Anne, baba bildim size neyledim? Çektiğim bu çile, katar diyormuş Aylar yıllar geçmiş o da mutluymuş Eşini severmiş yaşam tatlıymış Zevke yabancıymış dertler katlıymış Bir kerecik gülsün, yeter diyormuş Bir evlat doğurmuş güzel anaymış Eşi de her zaman ondan yanaymış Ama kaynanası çokça fenaymış ‘’Bu gelin herkesten beter ‘’ diyormuş ! Günler aylar geçmiş tam beş yıl olmuş Bu güzel gelin de sararıp solmuş Sılanın hasreti yaman dert olmuş Bu acı bizleri yutar diyormuş Birden bire gitmiş candan cananı Fırsat kolluyormuş zaten düşmanı Verip kucağına küçük oğlanı Yolunu şaşırır yiter diyormuş Topçam dağlarını aşamaz derler Zorlukları görse koşamaz derler Nasılsa gelin de yaşamaz derler Bu masal kolayca biter diyormuş ‘DEVAM EDECEK... |