Kül MektupŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bir cumartesi gecesi hatırası
bazen yırtasın gelir kelimeleri,
kendi içinde parçalayıp, kalbinin her bir parçasını onlara sarasın. sonra da ağlayıp dökesin, her birini, onun gittiği her bir adıma. ve yeşerir belki düşlerin, büyür soy ağacın o izlerin içinde. sararır yaprakları, aşkın tükenir, sen tükenirsin, aşk tükenir. gri ve siyah kalır sadece, ve sarı yıldızları serpmek isterken gökkuşağına. aldanma kelimelere, anlatamazsın. --- onun için beslediklerini kelimelere dökemezsin. cümleler utanır kurulmaya. aşkınla birlikte kelimelerini büyütürsün. onlar büyür, sen büyürsün. ve gün gelir onun için büyüttüğün kelimeler başkasına şiir olur. yani onun için kesmeye korktuğun kırmızı kabloyu, başkasının mavi kablosuna tercih edersin kalbindeki küçük çaplı yara ile de son nefesini vereceğin günü beklersin… --- bu yüzden belki de, sessiz olur büyük aşklar. ve herkes bilir çoğu zaman, ama kimse tastamam hissedemez. kurulmuştur içimize, kıvılcım mı çakar, yıldırım mı düşer bilinmez, can alır. en çok da sessiz kelimeler. --- dilimin ucuna gelen kelimelere duvar olur dudaklarım... konuşsam, kulaklarım utanır duyduklarından. ya da kalbim yanar kor olur paylaştığından... --- bir kül mektuptur bu, yanan anlar. Ayça Baltacı & Emrah Nargöz 3 ağustos 2013 cumartesi, 00:50 |