NOVAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aşkın delik cebinden ayrılıp düştüm kile
Tura tarafı solgun birkaç metelik ile Biz aynı çekmecede iki eski bıçaktık Hani bir gün mutlaka beraber olacaktık.. Nerede düş ülkesi nerede ıssız ova Ben yerde bulut oldum, SEN; üzerimde nova Bana bir kış fısılda beyaz, soğuk ve sisli İki göz pınarımdan iki yanardağ patlar Endişelerim dümdüz ümitlerim kasisli Gittin gideli kesik bildiğim bütün hatlar. Güpegündüz çaldılar ellerimden elini Duvağıyla gömdüler içimdeki gelini Zulüm denilen vincin çelikten çengelini Sol yanıma sapladı iri bıyıklı zatlar Kulaklarımda sızı bırakırken her deyim Rüzgarın fırtınaya dönüştüğü yerdeyim Sen yine de unut ben, nasılım ve nerdeyim Bilme! Bilirsen acın öfkeni üçe katlar Yarınlarımız meçhul mazimiz gelmez geme Naftalin arıyorum güvelenmiş gölgeme Yokluğun akın etti en incinmiş bölgeme Üç vakte kalmaz aklım ya çıldırır ya çatlar.. Ne vakit ruhundaki hayalet benden cayar O vakit gök yüzümün tüm yıldızları kayar Bir karınca başını devrilmiş file dayar Hangi dağdan doğsa gün, o yana ağlar atlar.. Kessen dökülmez kanım yani o şekil demli Bana bir yaz fısılda duru, yeşil ve nemli Kavmini terk eden her Peygamberden önemli Geride bıraktığı örselenmiş lügatlar.. Filiz Yüksel |