Yar…
Sessiz ve kuytu
Yerler aklıma geliyor
Terk edilmiş mekânlar,
Viran olmuş hanlar,
Ondan geriye kalanlar
Duvarlara kazılmış mısralar,
Ağaçlara atılmış imzalar,
Bir yere alıp götürüyor
Vakit
dünyasının,
Nefes
zamanının,
Lahzalara adanmış canlar,
Halime ibret zerk ediyor
Neden içimde
Derin bir
hüzün var
Tahayyül ettiğim her nazarda,
Niçin sinemde hicran akar
Ruhumu daraltan hangi saik var,
Kulluk aczi yetim
Kalbimde derin bir yara açar
Ne
vakit el açsam,
Secdeye kapanıp ağlasam,
Düşünürken bir derya gibi
Aksam, sızı kalbimi yoklar
Ne hakkıyla
Sevmeyi bildim, becerdim
Ve ne de
Sevilebilmenin hazzıyla
Şevkini deruhte ettim
Çaresizlik içinde
Yıllarca umut ettim, halimi
Kimseye aşikâr eylemedim
Gönlümün hicran duraklarında
Rabbime tevekkül ettim,
Yıllar sonra
Nasibin vaktini öğrendim
Nerden bilirdim,
Kara düzen bir nefestim
Taklit üzere inanmış ve iman etmiş
Bencileydim, sual edemezdim
Bilgi ikmali ne kadar kıttı,
Kitap hiç sözü edilmeyen sanıktı,
İrfanına erişemedim
Bir ömür hakkıyla kul olamamanın
Istırabıyla teessür içindeydim,
Hicran ile
barışık nefestim
Sılanın
Bir erdemi vardır
Mavera adına yaşanmış
İbreti ikram olan nazardır
Ne kadar
hasret çekersen, sineni
Yakan firkate kefilsen el hak imandır
Sabır içinde
Lütfedilen çilenin ihsanıdır,
Umut baharının naifleşen bir sedasıdır
“Bekledim
Gelecektin ömre bedel an gibi
Eridim için için
Eriyen
zaman gibi” güftesinde
Efkâr cefadır
Yüreği dağlayan vefa
Ve teslimiyeti zedeleyen tuğyandır,
Kalbe zerk edilen hicrandır
Beklenilen
gönül verilen,
Sevda adına sine vakfedilen için
Bir sitem ve figanın sessiz yakarışıdır
Mustafa Cilasun