Lepiskalı Günce
Bulvarda ulu çınara ezberlettim kendimi.
Nazlı bir nehir geçirdim şehrin ortasından. Zıplayıp yaprak kopardım, Ceviz ağacının dalından şerefine. Portakal çiçeği vadisinde, Gökdelen katlarını saydım neşemden. “Ne olur sanki” bakışlı kediye mama attım pencereden. Ekşi elma da çaldım komşu bahçeden. Küskün altı gül fidanı suladım, Şeytanın şerrinden uzak. Yaz musonlarından bir parmak daha ekledim sol elime. Son hasattan papatyalar derledim, Can evimin oval masasında boş vazoya... Yarım düzine oda orkestrası besteledi tragedyalarımı. Sofokles’in ruhuna İftar ezanında Fatiha okudum. Gölge çökünce dükkan önlerine suları serpen bendim. Gökyüzü meleklerine pamuktan kümülüsler üfleyen, Suzidil ıslıkları günah yakan ateşlerde dağlayan... Artık ölüm alıştırmaları değildir, Alalaca karanlık uykularım... Lepiskaya yastık olur her gece kollarım |