BEN SAĞ SEN SELAMET...Işıkları yakmadan uyuyorum kaç zamandır . Sanki en büyük korkumu , karanlığı yenebilirsem aynı şey senin için de geçerli olacakmış gibi. Sanki “sen” korkumu da yenebilcekmişim gibi , sanki seni ezip geçebilcekmişim gibi.. Bakıyorum da bize, geçememişiz iki fincan kahveden öteye. Aklın da gezdirdiğin kadının topuk sesleri çınlıyor gözlerinde. Bırak ıslansın bakla tadında yalanların . Üstelik bilirsin, tahmin etmem de zor değil riyakarlıklarını. Sonuç itibari siyah-i bir sürmeydin, çekilen hayatıma ve ben henüz on yedi yaşındaydım. Ha hazır aklımdayken, zeytine dokunamadım senden sonra bir zaman . Yüz karasıydı zira. Seni hatırlatırdı. Hoş neyi sildiysem , neyi silmek istediysem sen oldun. Yine de gidemedim senden. Kin tutamadım mesela , nefret edemedim. Bana yaptıklarını düşündüm bir süre sonra yaşattıklarını. Bana yaşattıkların ağır bastı. Ve ben en çok sanırım ellerinle , sesini sevdim . Ellerin...hani esmere yakın buğday tenli , kemik yapılı ellerin. Kah bir kadehi tuttuğun , kah sigara dumanı kokan , kah ceplerine koyduğun... Sesin..tanımı yok sanırım. Varsa bile ben henüz bilmiyorum. Sormak isediğim, boğazında oturan o yumru. Hangi yaşanmışllığın acısıydı ?.. hiç öğrenemedim bunu. Bana söylediklerin var bir de. Söz verdiklerin. Ama gerçekleştiremediklerin -gerçekleştirmediklerin... Balık hafızalının tekiyimdir aslen. Sorsalar, bir saat önce yediğim yemeği hatırlamam fakat iş sana gelmeye görsün işte. Sen diyorum, sen , sonsuza kadar kalacak mısın ki bende böyle ? Hem var mıdır ki aidiyetliğin desibeli ?.. Yollar mesela iki kişinin yürüyemediği hani . Dönemeçlerin , virajların olduğu yollar. O yollarda kalamazdın benimle . Kalırsan düşerdin. Kalırsan düşerdik. Üstelik seni hiç yüzüstü bırakıp gitmedim ben . İnanmalısın. Bilakis en çok dudaklarımı severdin sen . Dudaklarımdan başladın her geceye, dua edercesine. Sonra gittin... Ve senden sonra kayda değer bir şey olmadı hayatımda. Birkaç ten, birkaç omuz, birkaç el. Kimsesizler köşesin de henüz yerini alamadı hiç kimse. Üstelik ,vücüdumda daha izmarit kokulu ellerinin hatırası. Kim bilir ? belki de el yazım gibiydik seninle . Doğru yere koymuşumdur belki seni. Doğru yere koymuşumdur özneyi , sıfatı, zamiri. Lakin satırlamızdan çıkmışızdır belki. Yollarımız ayrılmıştır o vakit. Sen aşağıya akmışsındır ben hep yukarı. Yalnız kalmış , aynı yaraları kaşımış, aynı yaraları koparmış , aynı yerden darbe almış, defalarca yakmışımdır seni. Küllerin öpmüştür şakaklarımı.. Bedenim bulunmuştur boynuzlu enkazların altında. Kırmızı rujlu veda’lar bıraktım sana . Ölüm soğuktur. Yaşattıklarına eyvallah Bundan sonra ben sağ sen sela(met). |
Tebrik ederim.