KEŞLİ ZAMAN YANSIMALARI....
nerde başladığını anımsamak üzere,
kente yolculuklar uçurmaya başladığım asırdı... megafonda,sıralı melodramdan geniş zamanlar, ve hece aralarına serpiştirilmiş,eflatun anılar vardı... kimselerin bilmediği bir evin,duvarlarında,dökülüyordu aşklar, ve suskun olmanın haricinde,seslerin tonları ezberleniyordu,sardunyalı cümlelerde.. nerde başladığını anımsamak üzere, güvercinden kağıtlar yüzdürüyordum,kasfetli kentlerin pencerelerinde... ay bana küsmüşçesine,kadahlerin sisinde saklanıyordu, bir tünel vardı,sokakların resimlerinde, kaybolmuş çocuklar geçidinde ağladım sıslanarak, yorgun ama sabırsız çiğler düşerken,kirpiklerimin düşlerinden, işte tamda oanda kırıldı gökyüzünün sureti, ve acınacak bir ömrün,merdivenlerindeydim oan... saklambaçların,önünde,arkasında sır gibiydi kimliksizlik, barış zamanları,yoksul bir adamın heybesinde, durmadan dolanıyordu kenti, eskicilerin,aşkları satın aldığını anımsıyorum, serseri deniz dalgaları yalarken sevgililerin sevişmelerini, ben kısık bir gaz lambasının,hayal perisine aşıktım... ve nerde başladığını anımsamak üzere, çıktığım yolculuğun,labirentli kasfetinde yaşlandım, boynu bükük çiçek açmalarında, ve kentin soylu dilenci adsız yalnızlığında, kendimde bulamadığım,bir serüvenin son sayfasında yakalandım ihanete, şimdi,keşli zaman yansımalarında dönüyor pervane özgürlükler, ve cebimde,milyonlarca yıldızla,yitirilmiş bir patikayı, adımlamaya başlıyor, sabrımın son dervişi... |