Figani Savrulmalar
Eyüp gönlün sabır bohçasında dürülüyken
aşk-ı memnu sevda sancıları, onulmaz yaraların kabuk kaşıntılarında saklı mutluluğa; sen hiç umut besledin mi yâr? Nasıl tatlıdır çilesi, bilir misin? Ne mecnunun uğrun uğrun serap dokunuş sevmelerini, ne de Veysel’in çiçek vurgunu bakışlarını sezemedin. Domino yaslanmaların fiske dokunuşlarında mıydı aşk? Bu kadar mı kolaydı sevda gemilerini apansız yakmak? Şimdi gem tutmuyor gönlümün eğersiz yılkı atları, iklimi bozuk gonül otlaklarımın yâr!!! Abdesti firar yağmur dualarımın. Sevda ac, ben çok susuz. Oysa gül atmaktı dostun gafı pirine... Halt ettim. Çok mu geç, Azrailin elinde mi Zülfİkar, parmağını bir daha kesmez mi Züleyha? Eyy! sevgili... söyle, suya düşmüş Ay şelvesi mi, yoksa Yusuf’un cemali miydi karanlık kuyuların nur’u... Nasıl kıydın, hangi kefenlere sığdırdın, yaşayan seri ölümlere yudun beni yâr teneşirsiz... Yine de senin canın, benim Başım sağolsun yâr, aşkın da mahşeri var. KUL FİGANİ SAKARYA 05.07.2013 |