Kardeşliği ağaçlardan öğrendim
Bir orman
Binlerce ağaç Ne güzel diye Düşündüm içimden Dolaştım içlerinde Özgürce Neler neler geçirdim aklımdan Ah! Bu bildiğimiz bir orman değildi Ağaçlar yürüyor Ve anlamadığım sesler çıkarıyorlardı Olanlar gerçek miydi? Bilmiyordum… Yürümeye başladım… Üzerimde bir bulut dolaşıyordu Kara/kapkara İzleniyor hissine kapıldım Bir an bulutun kırmızı, öfke saçan gözleri Var gibi geldi Gibi değil Vardı gerçekten Kuytu bir yerde Uzun tırnakları olan siyah elleriyle Saldıracaktı sanki Bir ağaç yanıma geldi Sonra diğerleri Korumaya alıyorlardı Dalları ve kökleriyle Şarkı söylüyorlardı şimdi de Hep bir ağızdan Anlamıyordum Söyledikleri dil başkaydı Dikkat kesildim Anlayabilmek için Çabamı gören Genç bir ağaç Yanıma yaklaşarak ’Öğretebilirim dilimizi’’ dedi Başladık çalışmaya Anladım ki; Bu acının diliydi Ağaçlara Daha dikkatli bakınca Gözlerinin olduğunu fark ettim Ve yaşlar akıyordu gözlerinden Kan rengi yaşlar Ve ağızlarından dökülenler Tanıdığımız insanların adıydı Ölü insanların İçimden geçenleri Okuyorlarmış gibi Ağaçların hepsi birden Hayır! Hayır! Onlar ölümsüzdür İşte aramızdalar Bak şuradaki sedir ağacı Abdullah Cömert Şu köşedeki çam Ethem Sarısülük Kendi başına duran defne ağacı Mehmet Ayvalıtaş Ve gelmekte aramıza yenileri Ağaçların bu duyarlılığı karşısında Utandım insanlığımdan Utandı dağ Utandı deniz Bir tek o utanmadı Kendini tanrı sayan baştapılan gülsüm öztomurcuk/ersin başeğmez 25 haziran 2013 21.40 _ antalya/izmir maviege/çaysız_şekersiz ve bademsiz |
Duygusu kurgusu emeğini beğeniyle okudum.
Sevgiler alkışlar İzmir'den..