NABZIMDAN KORKU TAŞYOR
caddeler ve sokaklar
ruhuma ağ örüyor, zaman uzaklaşıyor benden, küçük eldivenler giyen o sivri, ince parmaklı çocuk, el olmaya başlıyor yaşama serpildikçe, melez duygular damga vuruyor, küçük tatlı rüyalarla dolu sevimli dünyama, doğrularım değişiyor yalanlar şişirdikçe gözlerimi, ve ben büyüyorum zaman yüzümü toplarken, eşit değil artık düşündüklerim hayatın çılgın havasına kapılmış. acılarıma yelek giydiren o sabır delindi, şimdi ; ağzı kavun kokan kül rengi saçlarımla, yamalanmış kırışık bir pantolonun üzerine giydirilmiş yanık bir gömlekle bakıyorum uçup giden ömrüme. büyüklüğüm eridi hiçbirşey başında ki gibi değil, ölüm kucağıma bırakılmış bir güz hasadı gibi durdukça, nabzımdan korku taşyor. elimde ki kadeh de titriyor cesaretim ne akıl kaldı ne nizam göz kapaklarıma kalın bir duvar çökmüş. beni yok eden o mukaddess ele sesleniyorum; yıllarca ihanete uğrayan öfkeyle beslenen zamanlarıma neden; şerbet içirmedin. hiç mi vicdanımın hatırı olmadı. ve ben kurumuş bir denize döndüm. ağlayarak gidiyorum bu yalnışların dünyasından. |