MUKADDES YÜRÜYÜŞUzak diyârlardan ağırbaşlı ve olgun birer birer Gönül zengini dervişler yürüdüler. Alınlarında tâze gül kokusu ter Ve, su beraklığının muştu izleri vardı. Gönül zengini dervişler ağırbaşlı ve olgun Herbiri hakikî kılavuzlardı. Sonunda uğrağı oldu bu diyâr yolculuğun Meskeni oldu, mekânı oldu. Ufuğun rengârenk olduğu zamanlarda Ekinlerin göğermesine ramak Yolcular geldiler upuzun yollardan Rahmet bulutlarını göğüslerinde taşıyarak. Oğul oğul sonra peşlerinden Dolunay yüzlü, lâtif sözlü, ceylân gözlüler. Ve, çevik küheylânlar üzerinde şahbâz yiğitler. Ağırbaşlı ve olgun, kafile kafile Ardıardınca yürüdüler, yürüdüler. Sesleri mûnîs fakat ihtişamlı Ulaşırdı yedi kat göğe tekbîrleri. Ve, maviliklerine dalardı berrak suların. Ezân-ı Muhammedî doldururdu vâdileri Her kutlu adımda ardında uykuların Gözlerlerdi bir mübârek seheri. Nârindiler, mâsûmlukları saklıydı örtülerinde Kıskandırırlardı gelinleri, kelebekleri. Tomur tomurdu açmak üzre Kucaklarında nurtopu bebekleri. İşte, Anadolu’ da tâ o zamanlar Böyle bir şerbetle şerbetlenmişti toprak. Ve, Yesevî bir ışıldayıştı gözbebeklerindeki. Ve, çeşit çeşit kuşların cikciklerini Sukût edip dinlerdi her yaprak. Arzuydu, hedefti hicret: buyruktu, emeldi. Demek ki, gönüllere, bir sırrı ifşâ geldi. Hepsi birden iz iz bir emâneti bürüdüler. Yaprağa can, kuşa can, taşa can geldi. Gönül zengini dervişler yürüdüler. Şafaklardan şafaklara soludular hep Sonsuzluğa hasret ulu bir sevdâyı yüklenerek; Melekler safında el ele tutuşup, Bir hazzı yaşadılar birlikte Mübârek mi mübârek! M. Halistin KUKUL |