Biz gidenlerin arkasıydık biraz seninle Biz seninle biraz karmaşaydık Hani arkası dediysem o gidenlerin kıçlarından bahsetmiyorum ya da boş bir parktaki rüzgârla sallanan boş iki salıncaktan gidenlerin arkası sadece
tuhaf birbirimize uzakken daha mı fazla seviyoruz hani kapıdan içeri girsen hiç şaşırmayacağım o denli deliyim ama kapı da yok, sen de yoksun, tepkilerimiz de yok bu yüzden bize dair çevre düzenlemesi yapıyorum sokaklarda belediye işçileri grevde kediler balık restoranında işe girebilmek için garsonluk sınavına hazırlanıyorlar ve çöpler temiz poşetin içindeki bayat ekmeğe elini uzatıyorsun tuhaf ya akşam olmuş tüm pazarcılar tezgahlarını toplamışlar sen çürük çarık ne varsa peşindesin kızma bana seni prenses yapmadım diye bu ülkeye seni prenses yapsaydım beyaz atlı prensim beyaz atlı prensim diye şehir şehir beni arardın ben prens olana kadar ooo Monaco’ya iltica etmem gerekecek, vs. vs. uzun masal kısacası,
bak şimdiden sana peşin peşin söyleyeyim sen yine de takside böl biz seninle böyle ayrı ayrı yaşlanacağız sahipsiz mektuplar yazacağız yazacağız ki içimizdeki yanardağın gazını alalım ben yaşlanınca, yaşlanmayacağımı biliyorum ya ne ise huzursuz bir adamım o yüzden huzur evlerinde yapamam çoluğun çocuğun yanında da olmaz bir sahil kasabasında tek odalı bahçeli bir evde domates ve yeşillik ekip öleceğimi belirteyim arada sırada da şiir yazarım öyle gençliğimi seninle alaturka takılarak harcayamam bu aralar ülkenin kaderi üzerine planlar yapıyorum tuvalette tosun diye bir arkadaş bile edindim siyasetten anlıyor hırbo, onunla kısa samsun içiyoruz sürekli gece olduğunda ilk kadehin ilk yudumunu senin için içiyorum, sarhoşluğunu seviyorum senin biliyorum sen sarhoşken daha sıcak öperdin dudaklarımdan ayık kafayla kim öpüşür ki zaten benim gibi delinin biriyle
biliyor musun iki güvercin yavrusunun vicdan azabı içindeyim bu aralar annelerinden ayıramadığım için onları kapitalizme şehit olmuşlar, eski ev sahibem azarlayarak ve mutlulukla anlattı bu yüzden borç taktım ona biraz, uğraşsın dursun bakalım ilk yardım kursundan yüz alarak hem de yüz bularak birgün öpebilirim seni böğürtlen koparmayı da öğrendim zaten çocukken dudaklarım hep mor ve kırmızısiyahbeyaz fotoğraflarda ne ise öpme faslı biraz karışık, yine o kıç meselesi gibi işte kıç öpmeyi beceremiyorum biliyorsun bu yüzden gurur duymalısın benimle ama illa ki bir gün dersen o ayrı
tuhaf otobüsü sürekli kaçırıyorum yoksa bu durak sen misin?
Napolyon Bonarpartl’la akrabalığın var senin biliyorum adamın soy ismini kopya çekmeden yazdığıma göre ekmek yoksa üzümlü ve tarçınlı kek ye diyorsun kabus gibisin valla seninle iki rafadan yumurta düşünün içine ediyorsun bazen ama bazen her zaman değil biliyorsun seviyorum seni, seviyorum bu metabolizma bozan kederi gepetto gibi adam oldum bugünlerde oyuncakları üçte bir fiyatına veriyorum çocuklara uyanıklar ertesi gün amca bu çalışmıyor diyerek bana geri satıyorlar, ben de para yerine başka bir oyuncak veriyorum günler böyle gelip geçiyor işte
nerede kalmıştık hiçbir yerde galiba biz seninle birazdık işte sen başka bir şehrin caddelerinde biraz vitrin önlerinde kırmızı topuklu ayakkabı meraklısı ben biraz kendi halinde iskarpin
buruşturma hemen yüzünü ben senin topuklarınla çıkardığın o endamlı sesi de seviyorum emin ol taş olsaydım kırılırdım be sana ama ne salıncak ne de salıncaktaki çocuklar olabildik bir de şu kıç meselesi olamadık işte beceremedik kıçı kırık sevdalanmaları…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zühremat ve Keremoptik şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zühremat ve Keremoptik şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şahaneydi be Tolga.
gündemdeki sözcükler de gözümden kaçmadı
yakışmış valla :)