Okuduğunuz şiir 8.5.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
[M]ışıl [M]ışıl Serseriyim
Gözlerle başlıyor önce karanlık söyleşi. Konuşmalarla sıyrılıyor sonra, Gecenin baldırlarından. İpeksi bir yakamoz düşüyor oysa ki odaya, Ay eriyen mum, Tende ise on kırmızı çentik izi mahkumun.
İki ıslak dudak önce tutuşturuyor yağmuru. Parmaklar nemleniyor sonra, Dillerinin sızısında. Ilık bir rüzgar gibi fısıldıyor kadın, Adını sorar gibi titriyor sanki dokunmaların.
Gözlerini kapattıkça aşka dokunuyor adam, Kalbinin sesi yankılanıyor bu açlığa durmadan. Umuda sarılıyor önce eylüllere inat, Bulutları tutuyor sonra okyanuslara uzanarak.
Zaman sonsuza koşan hür bir kısrak, Şafak patlıyor asice ikisi de çıplak. Adam bir çocuk gibi kıvrılıyor sessizce, Kadın ise sızmadan sımsıkı sarılıyor adama. Bir uçurumun kenarından döner gibi, Hüzünleri kovar gibi özgür ve tutsak.
Gözlerle başladı, Gözlerle bitiyor aydınlanıyor söyleşi. Kadın tebessüm ederek soruyor Mutlu musun serseri?
Mutluyum. Tenindeki benlerim artık. Tenindeki benleri ezberledim artık mutluyum sevgili...
Tolga Baş
Not: Şiirimi güne taşıyan seçki kuruluna teşekkür ederim...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
[M]ışıl [M]ışıl Serseriyim şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
[M]ışıl [M]ışıl Serseriyim şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Gec geldim siire ama iyi ki gelmisim. Ilhan bey in yorumunu okudum, kendi adima da pek cok sey ogrendim.Siiriniz gayet guzeldi. Bazen gercekten " gulup gecmek" gerekli tepkilere.
bu tarz şiirleri yazamak zordur fakat şair zoru başarmış!
Etkili yorum her şeyi özetliyor tekrar aynı cümleleri kurma gerEği duymuyorum fakat bir şiiri yüz kİşi okur ve her okuyucu ayrı bir anlam çıkarabilir bu anlamlar okuyucunun hangi pencereden baktığına bağlıdır. yada zikriniz neyse fikrinzde odur cümlesiyle özetlenebilir.
sayfanızda hoş bir şiir ve şahane yorumlar okudum. edebiyat defteri bence yeni yeni kendini toparlıyor. böyle yorumları özlüyorum. edebiyatın içinde şiir kadar yazı kadar eleştiri de olmalı.
etkili yorumu ise çok beğendim. küçük bir elerştiri de benden;) dedim içimden,keşke şair en sonunda sevgili demeseydi...
mırıl mırıl bir şiir ınsanın sokulası geliyor hani diyor tüm aşklar böyle olsa tanısa tüm benler birbirlerini tek ben içinde .. bulutların gözleri güzel ağlıyor sevinçten sakin bir rüzgarla ... kutlarım arkadaşım..
"Şiir, en azından bir mecaz bilgisi gerektirir." diyor Behçet Necatigil ve sürdürüyor: " Şiir kültürü diye de bir şey vardır. (Bile /Yazdı kitabından) ** Şiirin en temel konularını (İmge, metafor, mecaz, yenilik, çağrışım, sezdirme...) bilmeden; şiiri salt mısra sonlarındaki uyak ya da ses benzeşmelerine indirgeyen yüzlerce insanın olduğu bir sitede, modern şiirden konuşmak kolay değil. Halbuki 'has şiir', çarpıcı olmalı. Okuyanı sarsmalı. Söylene söylene eskitilmiş, temcit pilavı söyleyişlerden kendini korumalı. Daha ilk dizesiyle, bizi kendine çekmeli; sarıp sarmalamalı ama Dağlarca'nın deyişiyle de "laf salatası" olmamalı. Halk türkülerimizin "şah" olanları yanında, bazen de "doldurma dize" diyebileceğimiz pek çok örnekleri var. Hani "Terzilerde makine / kalk gidelim düğüne" benzeri ilgisiz, kafiye kaygılı hazırlık sözleri... Ne yazık ki bu sitede de bu anlayışta yazan insanların sayısı az değil. Ve o şiirlere, şaşırtıcı sayıda övgüler geliyor. Neyse. * Bu şiire gelince, estetik çıtası epey yukarda bir şiir. Yalnız son iki bölüm biraz zayıf kalmış üstteki kısımlara görece. Bazı küçük eleştiri ve önerilerim olacak. Bunlar tamamen "bence" ve özneldir. Şiirin tasarrufu, önünde sonunda şairinindir.
"Ay eriyen mum" güzel bir imge. "Gecenin baldırları" ne güzel bir benzetme. (başkası 'gecenin tülü' de demiştir. Pek çok kişi de yinelemiştir bunu.)
"Ilık bir rüzgâr (gibi) fısıldıyor kadın" Güzel bir dize ama şair "gibi"lerden kaçınmalı olabildiğince. "Ilık bir rüzgâr fısıldıyor kadın" ya da "Ilık bir rüzgârı fısıldıyor kadın" olsa. Gibi'siz, neyse "kendisi". * "İpeksi bir yakamoz düşüyor (oysa ki) odaya" Güzel bir dize ama ben, "oysa ki" yi çıkararak okudum. Öyle algıladım, sanki dili zorluyor ve katkısı da yok dizeye.
* Bölüm sonundaki şu dize de, bence gereksiz. Şiire katkısı yok, çıkmalı. "Hüzünleri kovar gibi özgür ve tutsak" (Bir üstteki "uçurumlu" dizeyi zayıflatıyor çünkü) * "Mutlu musun( serseri)?" Buradaki "serseri'ye de gerek yok. Zaten şiirin içinde nahif bir serserilik var. Açık açık adlandırmaya ne gerek var? Gizemi bozmaya... Daha önce de birkaç kez dile getirmiştim: Şiir, çok fazla anlatmaz, açıklamaz. Okura boşluklar bırakır. Sezdirmeler, çağrışımlar, acabalar... Niye mi yazdım, 'Mutlu musun' a yanıt verilirken; erkek, mutluluğunu "evet mutluyum" tarzı düz (gündelik konuşma) bir şekilde söylememeli. Modern Şiirin başat kurallarından biri de, hani "acı"yı anlatırken 'acı' sözcüğünü kullanmadan söyleyebilmek. Okura işleyebilmek, duyguyu geçirebilmek. Burada da mutluluğu, "mutlu" - "mesut" sözcüğünü kullanmadan... * İki küçük klavye düzeltmesi. A' lara şapka giydirilmeli. mahkum> mahkûm, rüzgar > rüzgâr * Son iki bölüm, özellikle de bitiş, yeniden kurgulanmalı. Çalışılmalı. Finale yaraşır, daha güçlü bir ifade.
Ben olsam, şöyle kurgulardım. (Ya da buna benzer, daha özgün, çarpıcı bir söylem.) Şairinin bulacağı.
Gözlerle başladı Gözlerle bitiyor aydınlanıyor söyleşi Soruyor kadın gülümseyerek Mutlu musun
Ezberledim tenindeki benleri Tenindeki benlerim artık
** Ha, bir de şiirdeki tüm noktalama imlerini kaldırırdım ben olsam. Şiir, sağlam bir dize yapısına sahipse, zaten gereksinimi de olmuyor. Sadece bazı yerlerde, benzeş sözcüklerin arasına ya da vurgu (duraklama) hallerinde, nadiren (,) virgül konulmasından yanayım. Dergilerdeki şiirlere bakacak olursak, son dönemdeki eğilimin de bu olduğu görülecektir. * "İki ıslak dudak önce tutuşturuyor yağmuru" (Harika bir dize)
Dün şiiri okurken korku vardı gözlerimde çünkü Kuzen tarzı hakkında az çok bir şeyler biliyordum. Hatta bir şiir daha düştü aklıma, öfkeyle parmaklarımın klavyeyi parçalarcasına harf inşam da vardı bir dünde. Ama şiir bitince tebessüm ettim, garipti ama tebessümle ayrılmıştım sayfadan ...
Şiir okudum'du ilk söylediğim ve şimdi de söylüyorum ki aklım şiir denileni ne kadar idrak edebilmişse bir Can Yücel şiirini ne kadar beğenmişsem ondan aşağı değil beğenim. Şiir çok özel bir şey , öyle işte bana nedir dense cevap veremem kırk türevli tanım ezberlemiş olsam bile yanıt veremem nedirine niye mi , hani çok cahilim de ondan mı belki cahilim olabilir ama bence şiir birkaç cümleye kıstırılamayacak kadar yücedir,özeldir. Nedir denirse özeldir hani çok da aç denirse benim özelimdir sonra benzer benzer harflerimdir daha öte de bir şey bilmemdir hem kendime hem başkasına söyleyeceğim. "ben" denilende şiir budur ama başkaları da araya giriyorsa evet şiir "edep" lice söyleyendir her şeyi. Edep derken çok daha geniş yelpazeli bir açı parlar ufkumuzda. Hatta konuşma haddi bile sınırdan sınıra da değişir. Yine de bir iki kelimem vardır. Bir kendine edeb vardır bir de milletle edeb vardır - p 'ler şimdi kayboluyorlar-. Çirkin ifadelerle,sadece kendi mahreminden ise söylenen şiir yazmayacaksın geç aynanın karşısına ne dersen de hatta geç muhattabın karşısına aç ağzını yum gözünü ama resmen küfür sayılan kelimelerle şiir yazdım diyemezsin. Diyemezsin yok bunun ötesi berisi istediğin kadar şiir yazdım de sadece ayyaşlarca okunan olursun - ! ayyaş dedimse içkiyi karıştırmasın kimse , uyuşmuş kendiliğinden sarhoşluğu ders bilip de ömür billah ayıklığı tanınmayandır kastım-. Şimdi örnekle denilir evet çok da güzel örneklerim ama dediğim türden değilim
ve !
"şiir okuduğumu söylediğim sayfa yorumunda bunu yazmak kaleme değil kendime saygısızlık olacaktır".
O kadar çok şiir çalışması sayılan yerlerde şahit oluyoruz ki kastım dediğime yani şaşkınlık değil en alaycı bakışlarla ayrıldığımı bilirim. Bence gerçeği böyle anlatmak edebsizlik değildir , değildir işte isteyen davulları patlatsın kulağımın dibinde ama böyle .
Tabii genelde kalemler için daim adına ifadelerim olur ama Kuzen kalemine bu şiir dışında bir şey diyemeyeceğim,güvenmem çünkü hatta ilk bölümde bir kelime biraz ürküttü eyvah dedim ya gerisinde de gelirse ama ille de okuyacaktım ya korktuğumun başıma gelmemiş olmasına sevindim. Bu şiiri on beşlik bir çocuk da okuyabilir yirmibeşlik bir genç de kırklık bir vah'çı da . Bence +18 durumu yok niye mi , kelime seçimi şu baldır mıdır nedir inanın onun doğru yazımı hakkında da fikrim yok işte onun dışında gayet güzel seçimler vardı tabii yok öyle o kelimeyi seçmek bu kelime uydu mu demek ama aşk'a mı gelmiştik acaba... Şimdi diyebilirsiniz ki Havin o rakamla ne anlattı ki saçmaladı , ziyanı yok. Ama edebiyat diyorsanız ve bunun adına çalışmalar için çabalıyorsanız edebiyatta yaş sınırı diye bir şeyin olmadığını da biliyor olmalısınız. Bundan ziyade özellikle reşite gelmemişlere bir şeyler verebilin. Çocuklar okuduklarında sadece ama sadece üslûbunuza hayran kalsınlar, anlattığınız güzelliğin farkına varabilsinler ve ben de bir şey yapmalıyım diyebilsinler. Ben ki yaşı yetmişe az kalmış bir insanım inanın ki bazı sayfalarda değil utanmak yerin dibine batıp çıkmış sanıyorum kendimi ve sonra şiir yazdım der karşımdaki:
"hadi oradan"...
hiç şiir görmedik biz tabii ya belki uyutursunuz... Aynen öyle, kalp ve özellikle de şiire buyur edilen kalbe öyle hakaretvari bir şey verilirse ne kalem kendine kalem desin ne de yazdığına bir ad vermesin....Hatta diyorum ki yapılacaksa en azından akılcı olmalı, bakın kalem ne kadar güzel anlatmış belki o edilmiş küfürvari kelimelerin cümlesi gelse bunun gibi olamaz ama efendim anlatmak var anlatmak var bunu bilmeyene de şiir olmaz yâr...
Gayrı söz tükene !
Her neyse, ne kadar ne söylersem söyleyeyim ne bu şiire gölge olurum ne de bir şeye ışık ama bu şiiri favorilere alabilirim, bana da ters bir şeydi belki ama değil arada başka yerlere de susmak gerekiyor...
Ve şiir kadın kadar ışıklı,kadın kadar mutlu. Hatta şu son mısralar var ya hani "serserinin mutluyum dediği" işte o yalancı bence. Adam mutlu olmayı bilemeyecek kadar acizdir,onun perdeleri çekilsin çekilmesin yoktur nokta kadar gizi. Ve kadındır yine her şeyi kalemce çizeni alemin. Hakikaten çok emek sarfedilmiş bu şiirde, ne nerden hangi ölçüyle diye diye son verilmiş okur gözüne , ben kutluyorum hani dilerim benzer ölçülü dahasını okumayı ama dilemeyeceğim kazara düşersem çukura ettiğimi silerim...
Aklıma takılanı söylemeden de gitmek istemiyorum:
"Mutluyum. Tenindeki benlerim artık. Tenindeki benleri ezberledim artık mutluyum sevgili..."
İkinci dize ve bütün , ya nokta yerine bir devam çizgisi olmalıydı, ya nefes tutuldu gibiye sıralı olmalıydı ya da şimdi bana sebep anlatmalıydı...
Şiir derken şiirden ayırmadan yoluna gitmeli, kim ne derse desin de okuru def edercesine konuşmak iş iş değildir...
Ne güzeldir ah çeke çeke derim ne güzeldir de siz de bilirsiniz ki hatta böyleli şiir yazabiliyorsanız gülüp geçemeyiz. Kemirirler yüreğimizin en derinini hani şiir yok diyenlerin şiiri içtekleri derin var ya o işte..
Neyse ..gider ayak çok sancılanmamalı ama yine de güzeldi be şair...
Aslında bitirdiğim zaman cümleleri günlerce oturup kendi başıma okuyorum. Sonra koşuyorum buraya paylaşmaya, Önce seviniyorum seçki kurulu şiirimi güne çıkarmış hani şu alın teri,emek meselesi işte. bazen ciğerlerim bazen kalbim patlıyor çünkü yazarken gençleşiyorum diyen birine rastladınız mı? 10 -15 yaş yaşlanıyorum. Sonra eleştiriler geliyor olgunlukla karşılamam gerekiyor olgunlukla karşılamak için yine yaşlanıyorum. Yorumları okurken bazen bir masala düşer gibi hiç Yroumları okurken bazen cehennem ateşinde yanar gibi acı çekiyorum. Ve tekrar yalnız kalıyorum kendimle şiire vuruyorum. Usta kalemler çok iyi bilirler şiirle hayatı yaşayan Hayatını şiire adamış insanları yaralamak için onları şiirsiz bırakmak yeterlidir. Bazen bırakıyorum işte terk ediyorum kalemi sayfayı Ama olmuyor terk ettiğin kalem sayfa değil gerçeğin ta kendisi oluyor insan kendisini terk etmiş oluyor. bir toplum değersiz kılınmışsa O zaman toplumun değerlerinden bahsetmek bana abest geliyor. Bence insanın değersizliğinden bahsetmeliyiz. Toplumun değerleri bugün beni edepsiz ilan etti, Dün küfürbaz,
Hayat işte şairce gülüp geçmek gerekiyor Gülüp geçiyorum :)
...günün şiiri ,diye bakayım dedim ama ,resmi görünce bakamadan çıkacağım..edeb-iyat biraz da toplum değerlerine uygun hareket etmeyi gerektirmez mi ??
Özünde insan merkezli edebiyatın, onun yaratılışında varolanlardan soyutlanması düşünülemez elbette .Günümüzde ve geçmiş dönemlerde bazen daha aleni bazen üstü kapalı olarak şiirde bu tür yaklaşımlar görülmüştür.Peki bu şekilde yazılırsa dini inançları hangi tarafa koymalı şair ? Hem insan merkezli yazacaksın hem de bağlı olduğun , inançlarına aykırı görülen namahrem kabul edilen duyguları insanı anlattığını savunurken nasıl bertaraf edip görmezden gelip sanatını icra edeceksin? 600 yıllık geçmişe sahip Divan Edebiyatında yok muydu ? Vardı öyle şiirlere tesadüf ettim ki bugün bile kalemine bu yönde güvenenlerden daha rahat bir duygu aktarımı sergilemişler. Yine Cemal Süreyayı okumayan yoktur herhalde.
Şiirde bu tarz konuları şair soyutlayamaz .İnsanı yazıyor çünkü.Sanat aleniyete hitab ederken barındığı konu mahrem hududlarında seyrediyor.Çakışma burdan kaynaklansa da şahsi görüşüm sınırlarını ölçülü tutmak kaydı ile şiirin içinde de tıpkı resimin, heykelin, sinemanın, tiyatronun içinde yeraldığı gibi varlığı şaşırtmamalı kimseyi .
Sayın Mürsel Hocama katılmakla birlikte ve kendiminde asla yazamayacağı bir tema olduğunu itiraf ederek yazana da saygı duyduğumu şiirin evrensel özelliğinden dem vurarak ifade etmek isterim.
Edebiyat toplum değerlerine uygun hareket etmeyi gerektirmez mi diye sormuşsunuz ? Cevap verebilirim Gerektirmez. Ki toplum değerleri ile o üstte bahsettiğiniz fon ile zedelenmez, Değerleri insana dikte eden anlayışla zedelenir. Sizin sanata bakış açınız nasıl bir değer ise Ben ve benim gibi düşünenlerin bakış açıları da bir değerdir. Saygı duymak geliştirmek,ön yargılı olmamak,tahammül gösterebilmek bu anlamda çok önemlidir. Saygılarımla...
Ilhan bey in yorumunu okudum, kendi adima da pek cok sey ogrendim.Siiriniz gayet guzeldi.
Bazen gercekten " gulup gecmek" gerekli tepkilere.
Tebrikler