Nerdeyim, Halin Hazan Perdesindeyim!Yar… Bir merhaba Deme yine kadar çok isterdim Yıllara sâri yutkunduğum Kederin elemiyle sabahladığım gecelerin Anlamaya muktedir Olmak için gösterdiğim Gayretin, bin hüzünle efkârlı nefesin Esaretinde inletmiştin, ne yapsam Ve nereye baksam suçlayandı o melalin Gözlerinden Dökülen yaşların meali miydim? Sinem için demlediğim kederin Gizeminde arandığın dikenli dilin Meşkûk Bir halde, halin hazan Perdesinde ve hıçkırığın bizar bırakan o kadrinde ruhumun mahzun serinliğinde, Kalbimi titreten ve ürküten o nedenlerinde Ne yapmıştım Kalbin ülfetinden arınmıştım Suskunluğun rahlesinde Sabahlara denk umman sesini aranmıştım Firakın Abat olduğu, firkatin inşiraha Mebni gönüllere ilham olduğu aşkı anmıştım, sevdanın yalanlarından, Nefesin heyecanlı Sunumlarından mustarip olarak ağladım Ne yapmalıyım Sualiyle ve edebin kavliyle Yıllarca sabrederek, gözlerinin Yargılayan halinden kaçarak halime Nakşeden ne kadar sancılar zuhur etse, Bir hikmeti gerekçesi vardır mıdır diye Umut içinde, hali bizar bıraktıran Sahnesinde, çilenin ulviyetine amade esiniyle Hiç yazmamıştım, Yalnızlığa bırakmıştım, gülerken ağlayan, Susarken yüreğin yangınlığında dalan hicrandım Halimin avareliğine şahit olan Kim varsa, hastamı acaba kuşkusuyla Bakıyorlardı, sen ise ne derler kaygısıyla Ve bilmem ki niye farklı hülyaların sultasındaydın Ne halimin derinliğine Vakıftın nede ardın, hayatın sosyolojik Hallerinden bihaber olan bir can olarak hardın Kuşku ve korkularınla, Önyargılı Savlarınla hiçbir vakit Kalbin sesine kanmadın, ne kadar aynı Dili konuşuyor olsak ta, Duygular farklı lehçelerde olunca hoyrattın Nasıl anlardım, Hiç fırsat vermeyen candın, Anlatmaya başladığım bir an, Hıçkırıkların sergileniyordu an be an Bilmem ki Hala ne istiyordun, esaretin Pençesinde inlettiğin yetmiyordu Biliyordum, çaresiz susmayı edep telakki edip, Bir hikmeti var diyerek sabırla anı bekliyordum Mustafa Cilasun |