YİNE GELMEDİNBu kaçış neden? Neden saklanmaların benden, Yüreğin titrerken... Nedir bu kayboluşlar? Dilimde hasreti eritiyorum, Acısı damağımda özlemin, Yüreğim tükenirken, Daralıyor nefesim... Sıcaklığının yokluğundan buz tuttu ellerim, Gözlerimden bakıyor, Kırbaç yemişcesine bir doru tay, Kişniyor, uçuşurken yeleleri, Dağlarda koşuyor delice... Savruluyorum ordan oraya, Gel tut gemimi, İsyânlarda ki çılgın gibi, Uçacak bilinmeyen yerlere bu ruh... Çığlıklarımı duyamazsın, Yankılanır bağrımda! Bir yer var ki orda, Kopuyor kızılca kıyamet, Vuslat günleri sallanır darağacında... Nerdesin? Hangi rüzgârdır böyle alıp götüren seni? Nerde sesin, gülüşün, O bakışların nerde? Kim söndürür rûhumuzdaki ışığı? Bir mum gibi eriyen hayat... Nerde sana uzanan yollar, Bu görünmez duvarlar? Neden, Neden sarmıyor özlenen kollar? Ey, rûhumu karanlıklara salan gökyüzü, Dök artık şimşeklerini başımdan aşağı... Parçala zulmetin perdelerini, Yırt aramızdaki bu görünmez ağı! Yüreğim yoruldu beklemekten, Kan oturdu gözlerime hasretinden, Uykunun sıcak kolları bıraktı beni, Kapkara her yer... Hayatın var mıydı böyle bir çağı? Çağırmakta, bilmediğim bir yerlerden gelen ses, Etrafımda kin dolu binlerce nefes, Ey, huzur rüzgârı ne olur es, Es! Yüreğim parça parça, Es! Dağılsın artık Başımızdaki kara bulutlar, Öyle bir doğsun ki güneş göklerden, Bir mum gibi eriyeyim beklerken... Akayım ona doğru yol bulup, Sürükleyip götüreyim derdini, Sonra o yıldızımıza doğru beraber Buharlaşıp kaybolalım ikimiz... Kalmasın ne keder, ne acı, Sadece görünsün ayak izlerimiz... Hâlenur Kor |
Koşarken hep mırıldanır onun dilindesin.
Birgün gelir ki bakarsın yaşadığı ilindesin,
Gönülden gönüle kurulur bağlar...
Tebrik ederim..
Saygıyla ...