Kör Adam
Bir gün, bir Cuma vakti, kör, sağır, dilsiz biri
Gözünden dökülürken yaşları iri iri... Bir isyan rüzgarına kapılmış gafletinden Şüpheye düşmüş sanki, Hakkın merhametinden ’’Ey Yüceler yücesi, duyar mısın sesi mi? Bende görmek isterim aynadaki cismimi... İşitsin kulaklarım, duysun cümle alemi, Konuşan bir dil eyle, bitir bende elemi’’ Yalvarıp yakarırken böylece saatlerce Birden kayboluvermiş gözünden kara perde Şaşkınlıktan o anda ’Ne oldu bana? ’ demiş Anlamış ki sonunda, gönlü murada ermiş. Sağa, sola bakınıp, yürürken yavaş yavaş Görmüş ki insanlarda hep hüzün hep bir telaş Masvavi gökyüzünün, yemyeşil yeryüzünün Farkında değillermiş, baharının, güzünün Dili bir açılmış ki dokuz köyden kovulmuş Doğruyu söyledikçe, onuncu da dövülmüş Dilini tutamamış, ne kadar istesede Gözleri görüyormuş, kapatayım dese de Anlamamış kulları, neden imiş bu kavga Hırsızlıkta çok geri, kalmışmış kara karga Sevmeyi unutmuşlar, adı kalmış dillerde Para, mal,mülk sevdası yer etmiş gönüllerde Sanki, başka aleme açılmışmış gözleri Taşa dönmüş kalplere, işlemezmiş sözleri Tekrar açmış elini Cumayı beklememiş Bin pişmanlık içinde, dileğini söylemiş Ey, yerleri, gökleri yaratan yüce Rabbim Sana isyan eyledim, günahım çoktur benim Pişman olan bu kulu, affet yüce Allahım Karanlık dünyadayım, dinmez feryadım ahım Kendi dünyam güzeldi, renkleri görüyordum Bu zindanın içinde, sefamı sürüyordum Şimdi ise dileğim, kara perdemi bahşet Gördüklerim üç günde vahşet üstüne vahşet Bir de asi dilime, istiyorum bir kilit Açılsın bir kerecik, ölüm geldiği vakit. La İlahe illallah, diyerek can vereyim Senin rızanı alıp muradıma ereyim Eline bastonunu alıvermiş tekrardan Kalbinden zikrederek yürümüş kenarlardan Emine Yılmaz Dereci |