Şiir Rüzgârı yarışmasında Hece dalında Mart ayı 1.si olmuştur.
Bugün bir garip gördüm avare geziyordu Başı yerde kaldırım taşlarıyla halleşen, Bastığı her adımda bağrını eziyordu Belli, bu caddelerdi gönül evini deşen; O taşla dertleşirken, ben peşinden yürüdüm Aklım takılı kaldı, ayağımı sürüdüm.
Ceketsiz geziyordu sanki derisi çelik Hava soğuktu oysa şubatın ayazıydı, Pantolonu yırtılmış, ayakkabısı delik Ben paltoyla üşürken, o halinden razıydı; Neydi acaba derdi öğrenmek istiyordum Seslendim, ses vermedi; geçip önünde durdum.
"Merhaba kardaş" dedim "konuşalım mı biraz?" Gözleri yok diyordu, dili bir şey demeden; "Dinlemeden bırakmam n’olur etme itiraz Kimin, kimsen yok mudur; bu garipliğin neden?" Tanımak istiyordum meramımı anladı Konuşmaya başladı, Abdullah imiş adı.
“Doğup, büyüdüğüm yer şu gezdiğim sokaklar Her kaldırım taşında vardır mutlak bir anım, Şu gördüğün caddeler benden bir anı saklar Kırk yıldır bu şehirde çürümüştü tabanım;” Elleri titriyordu, nemlenmişti gözleri Jilet gibi dilini kesiyordu sözleri.
“Ben daha küçük iken babamı kaybetmiştim Çocuk yaşımda dertler yüklenmişti sırtıma, Kimseye minnet etmem diye yemin etmiştim Tonlarca yük hafifti omuzdaki tartıma; Pazar, bayram demeden gece - gündüz çalıştım Helal rızık uğruna ter dökmeye alıştım.”
“Günler, aylar geçtikçe iyi oldu işlerim Dostum! Çoktu çevremde, sevip, sayılıyordum Yavaş - yavaş gerçeğe dönüyordu düşlerim Daha yokluk kapıma uğramaz hiç diyordum,” “Dostluk daha önemli diye bildim, paradan Kula yardım etmeyi emretmişti Yaradan.”
“Kim sıkıntıda olsa koşardım imdadına Bir garibin derdini benim derdim bilirdim, Düşene el uzatmak derler hani adına Mazlumun gözyaşını yüreğimle silerdim;” “Demek daha almamış hayat beni dersine, Günler geçerken, bir gün devran döndü tersine.”
Dur bi nefeslen dedim, birer cıgara yaktık Bağrım kavruluyordu tanıdıkça özünü, Bir müddet ıslak gözle birbirimize baktık Elinin tersi ile siliyordu gözünü; Hazin hikâyesiyle sanki beni taşladı, Kaldığı yerden tekrar anlatmaya başladı.
“İşim kötü gidince çevrem verdi uyarı, Muhabbetin yerine oturmuştu kötü zan; Kaçmıştı inançların teslimiyet ayarı Oysa dünyada idik olacaktı imtihan; Yanımdan kalkmayanlar gelmez oldu yanıma Önceleri bu durum çok dokundu kanıma.”
“Değişen neydi bilmem, ben yine eski bendim Yalnız bana verilen geriye alınmıştı Kâh işini bilmedi, kâh deli olmuş dendim Dostlar öldürmüş beni, namazım kılınmıştı; Anam, bacım, kardaşım benden yüz çevirdiler Sanki koca bir dağı üstüme devirdiler.”
“Kalmadı kimim, kimsem taşlarla konuşurum Halimden razıyım da, insanlara sancıyım; Bazen de gözümdeki yaşlarla konuşurum Bak sen şu işe derim; sılamda yabancıyım.” “Çevrem zengindir lakin hiç birine değmedim Hayat beni eğse de, ben boynumu eğmedim.”
“İşte böyle kardaşım dedi, hayat hikâyem İçimdeki ateşten, dışım üşümez asla; Yolum bellidir yine, değişmedi hiç gayem Şimdi iflas eden kim? Onu da sen kıyasla!” Kalktı, eyvallah dedi; giderken dilime ah İçime köz bıraktın yaktın beni Abdullah.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ABDULLAH şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ABDULLAH şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İçtenlikle tebrik ediyorum adaşım ... Zaten Mustafa SADE'ce ŞİİR yazar.... Bin kilometre yoldan Samsun'a gelerek, kişiliğinle, şiirlerinle ve sahnedeki nefis yorumunla bıraktığın izler tazeliğini koruyor ... Selam olsun Peygamberler Şehrine ... .......... Şiirin hakkı daha önce de verilmiş zaten ... Güzel satırlar .... Duygulu ve etkileyici .. ............. Şiirde, karşılıklı konuşma düzeni (formatı) var .. Aşağıdaki dörtlüğün noktalama işaretleri şöyle olsa.. ........... " Merhaba kardaş " Dedim " Konuşalım mı biraz ? " Gözleri yok diyordu, dili bir şey demeden; " Dinlemeden bırakmam n’olur etme itiraz Kimin, kimsen yok mudur; bu garipliğin neden ? " Tanımak istiyordum meramımı anladı Konuşmaya başladı, Abdullah imiş adı. ................ küçük iken ..... Okurken garip duruyor. Hatalı değil fakat, " Ben daha çok KÜÇÜKKEN babamı kaybetmiştim " ... ................. " Dostum! Çoktu çevremde sevip, sayılıyordum " .... Burada sanırım bir hatalı yazım var. Dostum çoktu çevremde, sevip, sayılıyordum ....... şeklinde olmalı .. ...................... Düşene el uzatmak hani derler adına ..... Düşene el uzatmak derler hani adına .... olmalı ............... Değerli Kardeşim, Güzel yüreğin var olsun ... Çek bi şiir SADE olsun ... ....... GÖZÜNE ACI YAŞ DEĞMESİN ...
Anılan yarışmaya katılan şiirleri incelerken görmüş ve okumuştum bu kapsamlı ve güzel şiiri, böyle nitelikli eserler her zaman etkili oluyor şiirseverler nezdinde, çünkü öyküsü ile de oldukça ilgi çeken nitelikli bir şiir... Bir kere daha okumaktan haz duydum... Kutluyorum kaleminizi... Selam ve saygı ile...
Kalmadı kimim, kimsem taşlarla konuşurum Halimden razıyım da, insanlara sancıyım; Bazen de gözümdeki yaşlarla konuşurum Bak sen şu işe derim; sılamda yabancıyım.” “Çevrem zengindir lakin hiç birine değmedim Hayat beni eğse de, ben boynumu eğmedim.”
“İşte böyle kardaşım dedi, hayat hikâyem İçimdeki ateşten, dışım üşümez asla; Yolum bellidir yine, değişmedi hiç gayem Şimdi iflas eden kim? Onu da sen kıyasla!” Kalktı, eyvallah dedi; giderken dilime ah İçime köz bıraktın yaktın beni Abdullah.
27 ŞUBAT 2013
Güzeldi şiir üstad zaten ödülü de verilmiş kutluyorum Severek okudum haz aldım SelaMLAR.............
Dün dışardan okumuştum bu şiiri. Anlatım çok güzel . Mana mı ? o ise derya deniz misali.... Aslında kısaca onurlu bir hayatı anlatıyor desem yeridir... Neden mi? çünkü deveden inipte eşşeğe binmek çok zor gelir insana, işte bu zorluklar karşısında imtihanı bilip yaradanı unutmamak, ben buna onurlu bir yaşam derim... Şu sözüm tepki alır mı bilmiyorum ama, ben yinede söylemek istiyorum... " ALLAH taala sevdiği insanın elinden dünya malını alır"...Bakın sahabenin içinde nice zengin insanlar vardı, bunlar onca altın ve develeri fakir insanlara dağıtmışlardır...Fakir yaşamanın manevi bir zenginliği vardır ; 1 bunu ALLAH taaladan bilmek . 2 Hz Muhammed a.s fakirdi, fakirlik ona verilmişti.İşte bu iki hususu idrak ettiğimiz zaman, o fakirliğin içinde aslında öyle bir zenginlik buluyoruz ki bu zenginliğin hesabını ancak ALLAH taala bilir...
Şimdiki zaman için ise "azı karar çoğu zarar" derim...ALLAH taala çalışanı sever, siz çalışın ki ben rızkınızı vereyim...Buna göre helal kazancın bir kısmı zekat, sadaka yada haricen ALLAH için bir fakire yardım yapılır...Helal kazanmak ve ölçüyü kaçırmadan yapılan yardımlarla insan bu duruma kolay kolay düşmez... Bakın Hz Süleyman a.s bir karıncaya sorar . Yıllık ne yersin diye? karınca der ki; bir buğday tanesi yerim...Hz Süleyman onu bir yere kapatır ve bir buğday tanesi yanına bırakır...Bir yıl sonra bakar ki, buğday yarısı yenmiş yarısı duruyor...Hz Süleyman sorar neden yemedin hepsini?...Karınca der ki; ya Süleyman şimdiye kadar benim rızkımı ALLAH taala veriyordu bir buğday yiyordum ama sen beni buraya kapattın, beşersin ola ki beni bu kapattığın yerde unutursun bu yüzden yarısını yemedim...Yani karınca diyor ki sen beşersin unutursun ama ALLAH taala hiçbir canlının rızkını unutmaz... Şunu söylemek istiyorum insan ayağını yorganına göre uzatmalı...Yapılması gereken islami yardımların tamamı ölçü üzredir, mühim olan dünya malı sevgisini kalbinde taşımamaktır...ALLAH taalanın yarattığı herşey ve tüm emirleri bir ölçü üzredir...Akıllı insan her iki dünyadanda nasiplenendir...Helal kazanç ve asla bir an bile RAB,bini unutmadan yaşamalı...
Bir evliyanın maddi durumu iyidir ve sürekli gelen giden misafirleri olurmuş, hepsinide ağırlar karınlarını doyurur hiçte şikayet etmez...Aradan yıllar geçer evliya yaşlanmıştır lakin aynı şekilde devam etmekte...Birgün yanında samimi olduğu birisi der ki; efendim bu misafir işini biraz azaltsak bakın elimizde eskisi kadar malımız kalmadı...Evliya der ki; " Mal azaldıysa ömür de azaldı demektir"...
Abdullah arkadaşımızda yaşamış olduğu her iki konumda da imtihandadır...Şiirde anlatıldığı gibi bunun bilincinde hatta zenginlere boyun eğmedim diyor...Bakın bu ne kadar hoş bir durumdur ne istenirse ALLAH taaladan istenmeli ... Hz Adem ebedi cennette kalmak için meyveyi yedim ya RAB,Bİ dediğinde .ALLAH taala der ki; ya Adem sen burda ebedi kalmayı bir ağaçtan bekledin benden beklemedin...İşte Ademin meyve yerken yaptığı asıl hata budur...
Bu yüzden fakir düşüpte zengine boyun eğmek ALLAH taalanın yazdığı kaderi gözardı etmek gibi olur....İyi ki boyun eğmemiş...Yazana ve yazdırana selamlar olsun...Saygılarımla üstadım...
Şiirinizi okuyunca yeryüzünde Abdullah'ların sayısın az olmadığını gördüm zira yaşamın acıyla tatlısıyla bizlere sunduğu sürprizleri bilemiyoruz .Bu gün buradayız da, yarın nerede nasıl oluruzun hesabını yapamıyoruz . Bireyler olarak her zaman hayatın getiri ve götürülerine hazır olmak durumundayız ..her işimizde ölçülü olursak bu günümüz de yarınımızda daha rahat olacatır .Çevremizdeki yaşanmış olaylardan büyük dersler almak durumundayız .
Şiiriniz hayatın ta kendisiydi hocam günü fazlasıyla da hak etmiş sayı ve selamlarımla
Birselamver25 tarafından 5/10/2013 2:28:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mazlumun her hareketinde bir mana vardır. Görebilene. Tebrikler Mustafa hocam, hayatın içinden çok nefis bir sahneyi ne güzel dile getirmiş kaleminiz. Saygılarımla...
Hazin hikâyenin kahramanı, acımasız hayat karşısında perme-perişan olsa da, yoluna çıkan şairle hayatı şiirleşme onuruna kavuşuyor. "Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; " Her dar kapı, daha geniş bir mekâna açılırda onu bizler açılmadan idrak edemeyiz. Hepimiz imtihandayız... Kolay gibi gelen soru karşısında yanlış şıkkı işaretleyen öğrenci sayısı; zor soru karşısında yanlış şıkkı işaretleyenden daha az olduğunu kim söyleyebilir. Allah imtihanı kazananlardan eylesin. Sizinde yüreğinize sağlık kardeşim. Paylaşım için teşekkürler Selam sevgi ve muhabbetle Mehmet Gözükara...
Gözükaram tarafından 5/9/2013 11:00:55 AM zamanında düzenlenmiştir.
Gözükaram tarafından 5/9/2013 11:01:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Şiirdeki anlatım keşke hayalden ibaret kalsa idi. Maalesef hakikattır ve yaşanmışlığına ömrüm içerisinde defalarca içim sızlayarak şahit olmuşumdur. Dile getiren üstadımı tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla... Hasan DEMİRCİ
Yüregim burkuldu, böyle kac hikaye vardir ülkemde adlari baska olsa da. Gönülden kutluyorum hocam, nefis bir anlatim, harika bir siirdi. Yolunuz acik olsun
Usta, ne yazıkki günümüz Türkiyesinde her an rastlayabileceğin haller. Fakat insanın içine ateş düşürüyor. İlk öncelikle Allahın ipine sıkıca sarılıp ve ona kulluk görevlerimizi yapmaktır. Yaratan elbet bir çare verir. Kalemine ve yüreğine sağlık. Selam ve duamlasınız. Saygılarımla.
beğeniyle okudum
benimde buna benzer yaşlı kadın diye şiirim var
tebrikler