şiir dinletilerinin gereksizliği
Şiiri halka küstüren
şair değildi çoğu tiyatro kökenli şiir okuyucularıydı tavuğu kemiğinden sıyırır gibi dişlerini göstererek okudular şiirleri kendilerine özgü sesleri nefretleri el kol hareketleriyle yılan gibi kıvrılarak okudular ve biletli bir gösteriye dönüştü sonunda. Sanki şiir okumuyor sevişiyorlardı şiirle ve sünger gibi çektiler içlerine bütün katı sözcükleri hap gibi yuttular ve sonra dışarıya kirli bir şey çıktı şiir değildi artık komik görünüyordu ve çok uzun süre yaptıkları için saygıyı hakettiklerini düşündüler ve bazı şairler de katıldı onlara ki o şairler şiir yazmıyordu ama bir şekilde şairdiler. Şiir sesli okunmıycak kadar kişiye özeldi insan kendi okumalıydı kulaktan koklanan çiçekti şiir ve güzel rüzgarla dinlenmeliydi güneşin sarı sesiyle başkasından dinlenecek melodilere dramlara gerek yoktu. Hiç şairlerin ağzından dinlediniz mi şiirlerini? Öyle mütevazi okurlar ki üzerine basmak istemedikleri hassas bir şey sanırsınız ki çelik gibi güçlüdür sözcükler beynin içinde ışık hızında geçer sonsuza… Şair yazsın ama halk okusun seçtiği şiiri ve genç çocuk Süreya’nın dizelerinden dinlesin kendi sesini… |