Yetmedi / k ... Ayrıyız ...
Yıl 2011 ...
Ayaz bir İstanbul akşamıydı ... Aylardan Şubat, günlerden Salı ... Hüznüm le acılarımın harmanlanmasından doğan melez bir kız çocuğu gibi dünyama gelişin... Güneş bulutların ardına saklanmaya hazırlanmışken, şaka ile karışık yüreğime atıvermiştin ilk adımlarını ... Daha kundaklamadan, bakışlarındaki gizemin içinde kayboldum, kendimi aradım kendimde ... Yoktum ... Günlerden Çarşamba ... Telefonumu ilk açışımda karşıma çıkan , ve belki de dünyaları sanki bana vermişlercesine sevindiren , içtenlikle özenerek yazılmış , Günaydın Canım ’la başlayan ilk mesajın ... Yıllardır unuttuğum duygularımı şaha kaldıran, ilk aklına geldiğimi anımsatan bir mesaj , üstelik sabahın köründe ... Elimi ayağıma karıştırmıştım dün gibi aklımda hala... Günaydın; diyebilmiştim sadece heyecandan ... Ellerim numaranı çevirirken nede çok titremişti ... Ürkek ve birazda çekinğenlikle ’Alo’ derken bile , kalbim göğüs kafesimden çıktı , çıkacaktı ... Sigara üstüne sigara yakıyordum , ve kesmiyordu artık vagon misali birbirine eklenen tütün dalları ... İlk resmi olmadan buluştuğumuz o Pazar günü nü, dilim dönmez anlatmaya, yeter’ sizim ... Yüreğim avuç içlerimde , Elimde kırmızı bir gül , gömleğim ütülü , sinek kaydı traşımla ... Saat 10:32 idi ... Ve daha kararlaştırdığımız zamana bir çok dakikalar olmasına rağmen, dikilmiştim erkenden Taksim Meydanına ... Gözüm her gelen otobüs camlarında seni arıyordu ... Kulağım telefonda , Elimde kırmızı bir Gül ... Saat 11:04 ... Bayrampaşa otobüsü yanaşmıştı, Taksim deki son durağına ... Ellerimin dahada bir titrediğini gizlemeye çalışsam da, sana uzatırken tuttuğum kırmızı Gül’den belli oluyordu ... Karşımdaydın ... İlk sarılış ... İlk Merhaba ... İlk kanımın damarlarımdan çekildiği o an ... Ordan burdan konuşmuştuk ... Sen okul yıllarından anlatmaya başlamıştın , ben dikkatle ve heyecanla seni keşfetmeye çalışıyordum ... Koyu bir sohbetin götürdüğü en uç noktadaydık ... Ben Mısır’a bayılırım ; demiştin sinemaya girerken ... Hatırladın mı ? Bende biraz abartmış, ve ellerine en büyük boy mısır paketini bırakıvermiştim ... Kahkaha sesin bazen kulaklarımın örsün de hala ... Aradan aylar geçmişti ... İlk günlerde ki heyecan, yerini yoğun duygu seline bırakmıştı ... Seninle iken yüreğime bir çift kanat takıldığını hissediyor, ve dünyadan bile büyük olduğumu zannediyordum ... Sebebi ’SEN’din’ ... Sevmiştim ... Belki de içimde kalan en son sevda birikintilerim di sana verdiğim , bir dahası olmayacak , tekrarı yok , elde avuçta ne varsa, sana olan sevgim uğruna satıp savdum ... Sevgi de şüpheye yer yok derler ... Haklıydı söyleyenler ... İçimi gün be gün kemiren şüpheler baş göstermişti ... Uzağımdaydın ... Araya giren mesafeler , kulaklarımın duymaya alıştığı, ’Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor’ dinletisi , karşılığı gelmeyen mesajlar ... Belki de ilk kez şüphe ettiğimden dolayı , kimi geceleri kendimi bile kovdum kendimden , kızdım , küfrettim kendime ... Belki de ilk kez haksız çıkmak istedim , şüphelendiklerim konusunda ... Oysa nede çok bağlıydık, yüreklerimizde ki kelepçelerle , ayak bileklerimizde ki prangalar la ... Şimdi AYRIYIZ ...! Yetmedi ... Yetemedik ... Ayrıldık ... Bitti ve siktir olup GİTTİN .! Ve hala kafanda benden cevabını alamadığın sorular var ... Neden Bitirdin ki DİYE ... Dinle o zaman .! Neden mi BİTTİ ? Ben sana köpekler gibi sevda ve aşk beslerken , sen başka mahalle itlerine kuyruk salladığından BİTTİ .! Yüzüme gülüp, ardımda eli bıçak lı beklediğinden BİTTİ .! Yüreğimi bir bakışınla tir tir titretirken , bedenimin üşümesine göz yumduğun için BİTTİ ... ! Az’a yetinmeyip , çoğul sevdiğin için BİTTİ ... ! Yazdıklarımın cüzdanı doldurmayıp , değer bulamadığı için BİTTİ .! Ve daha terbiyemin yasak kıldığı bir çok sebepten dolayı Yaşandı Ve BİTTİ ...! |