YÜRÜDÜM İŞTEBugün bir garip oldum İşten kaytardım, aldım kalbimi yola koyuldum Galata köprüsünde balık tutan adamları seyrettim Denize daldım, ışığın dalga ile dans edişini seyrettim Hiç böylesini görmemişti gözlerim Yakamozlarda parıltılar vardı Vapurun siren seslerinde, martılardan şarkılar dinledim Yürüdüm işte… Emin önünde ekmek balık yemedim Turşu içmedim, kestane almadım, sen yoksun diye Sen yoksun diye canım hiçbir şey istemedi Güvercinli caminin basamaklarına çömeldim Bütün yemleri attım güvercinlere senin için Biliyordum sende olsaydın hepsini atacaktın Telaşlarını seyre daldım, seni hissettim o anda Senle veya kendimle konuştum bilmiyorum Yürüdüm işte… Aya Sofya ya, sultan ahmede doğru yürüdüm Bir şeylerden kaçarcasına, bir şeyler ararcasına Sarnıca gittim, hiç bensiz beni bırakmadın Ağlayan sütünün narından sana seslendim Suyun damlalarının sesine takıldı kulaklarım Her damla düştüğünde ruhunu hissettim Üşüdüm loş karanlığında Sana dokunmak senle konuşmak istedim Sana doya, doya bakmak istedim El ele yürüyen sevgililerin ardında bakarken Göz göze olan güzellerde vardı, hiç biri görmedi bendeki seni İçimde derin bir özlemin sızısı vardı Ruhunun güzelliğinde kayboldum Yürüdükçe bir çocuk gibi büyüdüm Büyüdükçe kayboldum kendimde Her yanda çiçekler sana gülümsüyordu Her madde güzelliğini kıskanıyordu Bir taksinin önünde geçerken canımda kendimi gördüm Sen yoktun Uzun, uzun baktım, sen yoktun bende ben değildim Saçlarıma dokundum, yüzüme dokundum Biraz tanıdık geldim kendime sadece Ne garip bir duruş, bu gözler, bu yüz hiç benim olmamıştı Neydi benden süzülen bu ifade, hani sen nerdeydin Ya ölmüştüm, ya yeniden doğmuştum Oysa yürürken hep senle konuşmuştum, yâda kendimle Ya hep benleydin, yâda ben kendimi hep senle avuttum |
Kutlarım…
……………………………….. Saygı ve Selamlar…