dile geldi kainat..
yer ile gök arasında köprü kurarken
milyonlarca meleğin sırtında damlalarımın ağırlığı ilmek ilmek işlemeli hasretimi bağrına.. toprağım, nemliliğim çoraklığına aşina.. bir çiğ tanesi, bir şiddetli sağanak vuslatım sadece sann akmak, değmek sıcağına ve içinde hapsolmak sonra.. bir "gel" desen yeter, ötesi ezberimde zira.. -dile gelir toprağın.. bir çağlasan da aksan ya kanıma iliklerimde hissetsem seni.. tenimi yakan sıcaklığpın nasıl da haz veriyor.. birlikteliğimiz can katsa hayata bir fidan kazandırsak insanlığa.. emek emek büyütsek.. sen sevginle sulasan, ben şefkatimle beslesem rüzgar, birkaç satır mutluluk taşısa yavrumuza büyüse ve çiçeğe dursa sonra.. mis kokusunu ciğerlerimize ısmarlasa.. -rüzgar dokunmakta bir küçük yeşil yaprağın naif tenine kıpırdanma sakın küçüğüm kal öylece, hisset serinliğimi al, paylaş coşkumu paylaş hırçın yalnızlığımı.. sevin yağmurdan haber var sana.. al, bu çiğler hediyesidir yavrusuna.. çek içine sana can veren okşamalarını ve buhar buhar sal gökyüzüne zikret sonra "aldım hediyeni, al bunlar da benden sana.." kainat saygıylka eğilsin mutluluğumuza ve biad etsin aşkımıza canlı cansız yaratılmış ne varsa.. doğrulmalı şimdi umudun hayat kokan kollarına ve imzası atılmalı toprağın bağrına en derin sadakatin.. |
her defasında gitmelerin
kal demek dudak aralıklarımı yordu
somurttu yüzüm her defasında
gelecek günlerin hayali
umudun adı oldu
oluktu her gidişte sürahiyi dolduran
çeşmelerim içime akıttıklarım en çok
beni yordu ve gelişin en sonunda
gitmeyişin ezber bozuşum
sarılışım boşluğa senin bıraktığın sıcağı sarışım
sen geldiğinde gelmek anlam yitirir
koyamadım yerine hiç bir kelime
duygular sel yağmurunda ıslaklığın
ben senin en çok dönmeyle
biten gidişini sevdim