Hangi Zamandayız? Bilmiyorum...!
Hangi yıldayız,
Hangi mevsim, Hangi ay, Ya da ne bilim hangi gün, Bilmiyorum. Umurumda da değil hani artık. Sabahları uyanmak istemediğim ve sonsuza uyumak istediğim geceler yaşıyorum, Karabasanlar dolu, Kabuslar dolu, Kan Ter ve Birazda göz yaşı dolu. Rakıyı sek içiyorum artık, Sigarayı iki üç pakete çıkardım, Eskiden çocuklar çok severdi beni, görünce yanıma gelirlerdi Artık, artık iğrenen gözlerle bakıyorlar. Mahallenin ayyaş amcası! Sen gittiğinden beri mahallenin tadı kalmadı, Kaldırım kenarında çıkan yabani papatyalar yok artık, hani o saçlarına taktığım, Kuşlar bile farklı ötüyor sanki, Ve biliyormusun sevmeyenim, Kaldırımlar gerçekten soğuk oluyormuş, Sıcak bir bardak çay içmeyeli bilmem kaç yıl oldu, Bir tas sıcak yemek, Boğazımdan geçmedi, Düğüm oldu, yutkunamadım işte ne bilim. Neyse boş ver, Ben iyiyim sen gittiğinden beri, Varsın göz yaşım durmasın, Varsın ayyaş amca olayım, Varsın kaldırımlar yatağım olsun, Ben iyiyim, İnan... Birgün senin bile haberin yokken, soğuk bir kaldırımda cesetimi bulacaklar, paltomun sol iç cebinde resmin, buruşuk, solgun ve yıpranmış, evet hemde bunca yılldan sonra. Vasiyetim, o resimle gömsünler beni, ben sana sarılmadan yatamam... |