muhterem
ah! şimdi asılmak vardı şakaklarından
yakamoz değmemiş gür saçlarından solgun baharları kazınırken yüzlere okkalı bir şamar gibi zamanın her sevincin diyeti bir sus kalır neden bir bize benzemez gördüğümüz aciz yüz hayal meyal duyduğumuz çocuk sevinçlerimiz meşin kırbaç gibi şaklar tüm zihinlerde ah! avunmak mümkün olsa ezberlerinden “bu ben değilim “ dediğimiz çıkmaz sokaklarına varmadan seferlerimiz ah muhterem kırk yedi koca baharın hazanına ermişken bir bilsem hesap soran bir cellat suretindeki bakış karşımda dikilip duran bu sükut neyin nesi elimi bırakmaz müzmin kor yalnızlığım infazına ramak kalmış mahkûmuna göz kırpar ah muhterem şimdi her geçen gün içimizi kanatan hasbıhaline düştüğüm zühre akşamlarımın çocuk sevinçlerini kim duyar sahi ne diyordun bir hatırla “dün dünde kalmıştır, bu gün bu günde yedi kattır arşı ala, bu evren yedi rengi vardır gökkuşağının her rengi yakuttur, yakut yüklü hazine her yaş güzel, her doğan gün emsalsiz ne hükmü var aynalara küsmenin” bugünü yaşamalı muhterem bugünü yaşamalı tez elden balçıkla sıvanmaz güneş her yeni gün bir geceyle çoğalır aynalar hep yalan söyler aslında hissettiğin yaştasındır muhterem dört elle sarılmak budur hayata şiirime ses olan Hayrunisa ŞENEL (siyahgecem) Hanımefendiye sonsuz teşekkürlerimle... Mevlüt GÖZDE nisanabirkala2013 |