loşkaçtır battı parmak ucuma yer etmiş acıtmıyor artık iğnenin garezi ne aklımın açıklarından geçiyor kıyısına vuran dalgalar kefallerin parlayan sırtları çağırıyor ağları çeyrek ekmek roka arasına bundan güzel ölmek yok taaa eminönünden geliyor kokusu oynaş oynaş kıpırtısı mevta balık gözleri donuk halka boş doklarda gülmekten kudurmuş köpük dökmüş dalga ağızları harbi yaşamak çeyrek ekmek arası balık olmak kadar loş evet böyle düşümdüm evet şimdi böyle geçti aklımın açığından evet değişebilirim yarın öteki gün bi bakmışım vız gelmiş tırıs gitmiş eminönünden kaneviçe kaneviçe kefal iskeletleri yaşamak ne çayda çıra çayda çıra mı oynar olsa olsa kaşık oynar döner oynar yanar oynar hep aynı çıngır teranede bildik ahenk dem kalır geride az da çay dalı falımlık uykudayım şuurum açık çık çık çık bulutumun üstünde topraktan bir ada hiç kimsenin hükümdarı bendeniz geda ya da işlediğim gergef benim masalım buralarda atlas gök gümüş yol yıldıza deniz düşer yanar yakamoz bir yanı kor kor kor kor |
yüreğinize sağlık