FİRAVUN
Eyvallah için için gülüşlerine
Dilimin ucundan dökülen adına, Düğüm attım. Söylenmez sırları koydum heybeme Yılkı atı gibi kendimi vurdum dağlara Çığlıklarımı astım dilek ağacına Yalancı baharların kozasına gömüldüm. Serseri yalnızlığımın tomurcuk tanesiyim. Ömrümün kışı ne kadar ağır geçerse geçsin Bilesin ki, adım attığım her yer bahar dır, bahar. Gün gibi aşikârdır, gönülden gönül’e sana Dokunuşlarım. Kendini gizlersin, bilemezsin Gözlerimin gözlerinde sabahladığını Yüreğimin yüreğin de vurduğunu Benden kurtulmak için, Firavun’ laştın! Gittiğim şehirleri yaktın, güneşimi Rehin aldın. Denizlere hükmettin Çakal misali ulumalarındı seni devleştirdiğini sandığın! Dağıldığın, döküldüğün sulardı Tövbelerini, naralarını yutturan Dünyayı senin sandın da, Sözünü geçiremediğin denizlerde boğuldun Ne oldu! Sahi, Ne oldu? Pususuna yattığın huzur senin oldu mu? Yorulmadım verdiğin derdi, kederi taşımaktan Çarmıha çekilse de korkuları unutan bedenim Yine kendi mahşerinde hesapsız, Ölüsünü kaldıran yüreğim, Yine gururlu ve yine mağrur Ben miydim, o sadist duyguları büyüten Ben miydim kızıl deniz üstünde cesedini bırakan On parmağım on acının gergefinde Kanını dökse de, İçimdeki derya beni boğsa da, Gittiğim yol adına, canıma mal olsa da, Geri dönmem bir daha Eyvallah! Eyvallah için için gülüşlerine Eyvallah gönlünde bir dirhem dahi Kalmayan yüreğime. Özlem Çetin/ MANİSA |
KUTLARIM...