YAŞLANDIK BE CANIM
YAŞLANDIK BE CANIM
Artık yaşlanmışız be canım Bu ayrılışımızda daha iyi anladım. İlk günden bu kadar özlemek Pek de hayra alamet olmasa gerek. Ne ayrılıklar yaşamıştık bugüne kadar. Ne hasretlikler çekmiştik yıllar yılı. Ama hiç birisinde bu kadar çok, Bu kadar çabuk özlememiştim Kendimi bu kadar yalnız hissetmemiştim. Yaşlandık gülüm, yaşlandık artık İnkâr etmenin kime, ne faydası olacak ki Hiç düşünmemiştim yaşlılığın Bir gün gelip kapımızı çalacağını. Tahmin edemezdim, yüreğimin bu denli yumuşak Gözlerimin bu denli sulu olacağını. Uydurma diziler bile yetiyor ağlatmak için Güldüğüm şeylere ağlıyorum artık. Bunlar hep bahane gülüm Galiba bütün mesele yaşlılık. Hani sana kıcık olsun diye Öğleye kadar uyuyacağım demiştim ya, Ne gezer! Sabahın altısında ayaktaydım Odaları dolaştım, birer birer Belki de seni arıyordum farkında olmadan. Bu yalnızlık bu yaşta çekilmiyor Çekilmiyor be gülüm sen olmadan. Hiç bu kadar zor olduğunu düşünmemiştim Kahvaltı hazırlamanın. Taşımaktan yoruldum masaya Peynir, domates, zeytin, ekmek Bir de toplaması var, Götürüp yerlerine yerleştirmek Ve çıkan bulaşıkları yıkamak. Yok! İlk günden pes ediyorum Olmuyor! Olmuyor be gülüm Olmuyor sensiz yaşamak. “Yalnızlık Allah’a mahsus” sözü Bu yaşlar için söylenmiş olmalı. Belki de böylesi daha iyi Ayrılıklarda anlıyoruz birbirimizi Ayrılıklarda anlıyoruz hiç yoktan şeyler için Kendimize dünyayı zindan ettiğimizi. Birbirimizi yiyip bitirdiğimizi. Yok, yemek tuzluydu, yok çay demsizdi, felan, filan Ardından kırgınlıklar, gözyaşları, ayrılık Sonra ne çay demleyen kalır, ne yemek yapan Ne etrafı toplayıp, bulaşıkları yıkayan. Bana ne! Umurumda değil canım Kim ne derse desin, dünden razıyım. Bir saat, bir saat ayrı kalmamak için senden Fazlası varsa vermeye razıyım ömrümden!... Celal ATAY |