akşamaltıbir akşamaltı yağmur uğunduruk kumar çiçeklerinde ful dam... per gecenin safran yıldızları ağlak... aç gördüm elin ez az ağzın kadar bozuk... geç babam geç bu akşamaltı mahpus yürüyüşü kadar bereketli ve lakin bilmiyor parmaklıkların kuşları takla... yani lacisi akıyor birdenbire şaşıyor yani fişlenmiş menekşe gözleri unut bakıyor bahçede can eriğe köşede mindere... bu gün ayın dörtyüzyedisi yarın sıcak kan gibi zorluyor yaprakları ince dudaklaarını büze büze güvercin ağlamakları... besbelli zor gözlerim diken diken şimdicek bastım sağrıma akşamaltı söğüt dalı boylarını oylarını... a yavru yavru yaz turna da olsa bu hasret yeter bana... |
kahvede kitap okuyan bir adam dördüncü olabilir mi düşe, yoksa yancı mı olur bu şiirsel düşüşe... böyle çağrıştırdı şiiriniz. çok beğendim. saygılar.