bi şeylerkanatsız kuşudum kanatsız gölgesine sığındım dal diye döne döne ağaçların. olaydım sarmaşık dolanaydım çivi çivi aslanlı kapının sütunlarına altımdan hiç yaşamamış gibi geçeydi sesler havada başak kokusu gelincik gönü bişeyler bişeyler... dereyi kaldırıp yatağından büyüteydim büyüteydim öyle başını taştan taşa öyle kendini yardan yara köpük köpük dağlamasa dağlamasa... güldüm geçemedi onculayın zaman dört bin insan yılı yaşadım da kurtulamadım kerpiç olmaktan ah güneş yakar kırk ikindi ıslatır böcek sızar sızım sızım yaradan gece sızar kıyım kıyım yaradan. herhal bir yanı göçmüyor insanın toprak değince. hiç durmadan durdum küçücük başımın içinden doğdu güneş sudan hızlı aktı zaman kandan hızlı mavi bir çift kervansaray gibi izledi iki gözüm el ayak çekilmişti devasa tabutluklarda dip çalkantıları. gördüm dedim durduğum her yerde çoğaldı dedim kardeşen yalnızlığı. sanki çocuk ağlaması sanki ölüleri sermişler kaldırım diye yerlere sanki asi onbir yıldız güneş ay yusuf lal... bariz kendi başını didiyor kanlı parmakalar... |