Korkuyorum...
Üzgünüm;
Ben hayata çok şey verdim ama almak nasip olmadı Yari istedim her şeyden çok Herkesten çok sevdim Herkesin onu sevdiğinden çok daha fazla Ama nasip olmadı ‘o’ herkese yetti de bana gelince tükendi Her şey gibi… İnkar etmiyorum! Payıma düşen acılar,can kırıklıkları Herkese düşenden fazlaydı Kimilerine birken bende bin olan acılara sahiptim… Bana her zaman yaşıtlarımdan olgun olduğum söylenirdi Doğru Yaşım onken bile yirmi kat fazla yoruldum Ama hep unutuldu Akıl olgunlaşsa da yüreğim hep çocuktu Göz ardı ettiler Bense hep yandım… Çocukluğumu verdim hayata altın tepside Umutlarımı gecenin en karasına gizledim Ve birazcık ışık Günüme,geceme,pencereme birazcık ışık istedim Ama ben ellerimi her uzattığımda gökyüzüne Güneş geri çekildi… Ben çok şey ummadım ki hayattan Misafir de değildim ki bulduğumla yetinseydim… Rüzgara direnen bir ağaç gibiydi yüreğim Rüzgarsa arkadaşım Biraz daha azaltsın istedim şiddetini Çünkü,çok savrulmuştum ve fazlasıyla yorulmuş Ama hiç dinlenmedim ve rüzgar hiç dinmedi Bense direnemedim daha fazla Düştüm ‘kalkamıyorum’… Bahçemin en gözde oyuncağıydı salıncağım Düşmekten hep korktum O yüzden hep yavaş yavaş sallardım kendimi Sonra anladım ki sorun sallanmakta değil,salıncağın sağlam olup olmamasındaymış Salıncak koptu Korkularım uyandı Ve yine en büyük zarar en sevdiğimden geldi… Korkuyorum! Çünkü şu an her şeye rağmen sevdiğim tek şey ‘yaşamak’ Nefeslerim … Ya hayat benden onları da alırsa… |