dokumacı kuşuhepten tuza verdim içilecek gibi değildi su ve sarılacak gibi değil çelikhan ucuz ve acı arkasından bakılmayacak kadar kavgalıydı caddeler gecelerinde sus gezerdi içi geçmiş bi köpek belki içi çıkmış bi sarhoş soğuk bi selam jurnal gibi çakardı naranın ortasından saçlarım ne güzel uzundu oysa sarkıtsam azacık rem katılmış kallavi saçaklardan kaçardım cesur olsam neye yaradı pazar akşamları beyaz sabun köpük köpük gözyaşı benden selam olsun ellerinde kızılırmak anama akar şimdi yatağıyla başbaşa biliyorum sazlıkta gövelcene gözler yolumu bu akşamaltı alemin bütün açlıklarını taşıyorum karnımda oburca bakıyorum ak döşeklere pak yastıklara loş ninnilere boş masallara kitap kitap atmalara kalem kağıt çatmalara bu kilden bozma bu dokumacı kuşu bu gün arsızı bu gün ah sızı esirgeyen ve bağışlayan adıyla ne kalmışsa bu talandan hayatta ey allah ben diyecektim kuşları diyecektim ve denizleri ve rüzgârı ve sesleri diyecektim seviyorum ve daha bastırdım boğazıma az gözyaşı az da ekşimiş surat bıraktım yıllanmaya |
valla bak..