GİT! (ME)Pişmanlığın mavisi, bakışından okunan; Gözlerin toprak kokar, yağmur ertesi vakit.. Rengi yok ayrılığın, gölgesidir dokunan; Gökkuşağı bekleme, siyah demlenmeden git.. Söz vedaya uymuyor, zorlanıyor heceler, Aynım seni unutsa, hatırlatır geceler, Her düşte ayrı cellat, ölümden bilmeceler, Boynunu vurdurmadan, gözümü açmadan git.. Yüzünü ele verdi, döküldü aynada sır; Kaç ziyan yıl var aşkta, s/özü yutan kaç asır; Altına istiflenen, gerçeğe doydu hasır; Söylediğin yalanlar, boyunu aşmadan git.. Kelimeleri topla, sözünü dökme sakın, Benden af diliyorsun, bense isyana yakın, Hiç değilse giderken, onuru maske takın, Kalan bir tek selamı, dilimden almadan git.. Adımın bir kararlı, bir yolundan cayıyor; Vedan da aşkın gibi, hep yerinde sayıyor; Bu ümîdin kinimi, boğazıma dayıyor; Nefretim ilmik ilmik, düğümü çözmeden git.. Yıllardır uyuttuğun, masalları anarım; Gamzenin gölgesinde, son alevle yanarım; ’Aşkım’ diyen sözüne, bir kez daha kanarım; Hatıralar yitmeden, ben senden geçmeden git.. Ha seni kandırmışım, ha kendime yalanım, Bakma sakın yüzüme, vîraneyim, talanım, Yaşamama yeter mi, senden arda kalanım, Her gün/âhın peşine, tazelenmesin akit; Gururu yok saymadan, sana yalvarmadan git.. 16/06/2011 İstanbul |