8
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1546
Okunma

yaşlı adam yanında oturan
ruh eşi mi acaba
bastonunun ucuyla dürttü
yaşlı kadının ayağına dokundurdu yavaşça
yüzleri elleri buruş buruş iki sevimli yaşlı insan
yazdan kalma güneşli bir gün oturuyorlar parkta
yanyana bir bankta
yaşlı kadın eğilmiş dikkatle izliyor
yerdeki karıncaları
"neye bakıyon öyle" diyor adam
"daha yeni geldik nereye kalkıyon" diye
sokranıyor yaşlı kadın
"sağır duymasa da uydururmuş" diyerek
gevrek gevrek gülüyor; yaşlı adam....
"az önce simitleri gezerek yiyen çocuklara kızmıştım ya hani!
"nimeti yerlere döküyorlar diye" diyor, yaşlı kadın ve bakıyor,
kocasının yüzüne gülümseyerek.
yaşlı adam ters ters bakıyor; sinirlenerek
"ne hediyesi yine?
"kimin kızı evleniyor?
"kimin çocuğu oldu?
"kim nereye taşındı, yine mi ev hediyesi alınacak?
yaşlı kadın gülüyor gevrek gevrek...
"sağır duymasa da uydururmuş! Devam ediyor sonra;
"çocuklar dökmeseydi simitlerin susamlarını böyle yerlere,
bu karıncalar yuvalarına şimdi ne taşıyacaklardı?
Yaşlı adam;
"haa onları mı diyon,onlar tabiatın çöpçüleri...
arkasından ekliyor
"hadi kalkalım benim ilaç saatim geldi’’
deyince kocası
ters ters bakıyor kadın;
"çıkarken girmedin mi helaya? iyi hadi kalk gidelim, altına kaçırmadan.
kolkola girip yavaş yavaş, koyuluyorlar yola...
ağır ağır, aheste aheste..birisi üç ayak, digeri iki ayak; aksayarak
yaşlı kadının eşarbının altından görünen
saçlarına uzanıyor
yaşlı adamın titreyen elleri
"yine çıkmış saçların, diyerek yeleğinin altına sokuyor.
güneşte sim dökülmüş gibi parlayan bembeyaz
incecik örülmüş saçları
az ötede oturan gençler
kırılıyorlardı, gülmekten gözlerinden yaşlar gelmişti
"ne kadar sevimliler ya" dedi biri
"körler sağırlar birbirlerini ağırlar!
dedi diğeri;
ötekine
gözlerinden akan yaşları silerek
5.0
100% (13)