KALEMİN ELEMİ
Islattıkça yüzümü, âh’ın hüzün yağmuru,
Seni sana bıraktım, sılamdan göçüyorum. Sen sağ ol, ben öleyim, benim aşkın mağduru! Sensizim, tüm dünyanın zehrini içiyorum... ...................................................... Lâl dilim çözülüyor, çığlık çığlık geceye, Hasretin, dört başıyla, karşıma dikiliyor. Kalemin eleminden, yas çöküyor heceye, Yıkılıyor duvarlar, üstüme dökülüyor… Bir el at şu gönlüme, kara gündeymiş diye, El at ki ezilmesin altında şu kederin. Gafil olma, bir düşün: “ Gerçek aşk neymiş?” diye, Gül diye kokladığın(!) gönülde var mı yerin? … Diz çökse de önümde, bin bir beyle, beyzade, Sevdam yürektir benim, yüreğimse sendedir. İçtiğim süt helâldir, doğurmam haramzade, Gönlüm ne şan-şöhrette, ne pul, ne bedendedir… Fakat çok da açımdır, bir avuçluk şefkate, Hüznümün kucağında, ilgine muhtacımdır. Yâr! Uzatsan elini, dokunsam hakikate, Tenindeki huzura, sevgine muhtacımdır…. “Unuttum!” deme sakın, unutmuş olamazsın! Rüyalarıma dalıp, alnımdan öptüğünü. İnkâr edersen eğer, huzuru bulamazsın! Ne Rabb’im, ne de kalbim, affetmez yaptığını... Gittin! Peşine düştüm, olmayan sabahımın. Dönmezsen bu bedende, bu can nihayet bulur. Gel! Ağır ağır yürü, seyrine dal ruhumun, Ruhum ki ayağının tozuyla hayat bulur… Şimdi diyeceksin ki; “Nedir senin merâmın? “… Bu seslenişim ne ki, sen bir de hâlimi gör! Sebebini anlattım, gönüldeki yaramın, Tükenen umudumda, kırılan dalımı gör!... 06.12.2007 |
Dönmezsen bu bedende, bu can nihayet bulur.
Gel! Ağır ağır yürü, seyrine dal ruhumun,
Ruhum ki ayağının tozuyla hayat bulur
Elinize yüreğinize sağlık