Demek ki...Açınca semaya, kaçar bulutlar, Demek ki elimiz, el değil bizim... Bükünce rükuya, kırılmaz putlar, Demek ki belimiz, bel değil bizim... Uyarız harfiyyen ne derse “imam”, Had safhada “şekle” özen-ihtimam. Şartla-şurtla kulluk olmuyor tamam, Demek ki kulumuz, kul değil bizim... Müphem şefaate ümit bağlarız, Dünya işlerinde nefsi yeğleriz. Nebi’nin ismini duysak ağlarız, Demek ki selimiz, sel değil bizim... Mazide tutuklu istikbalimiz, Hurafede solar her hayalimiz. Ulaşmaz Mevlaya arzuhalimiz, Demek ki dilimiz, dil değil bizim... Hasım bildik aklı, fikri öldürdük, Bilim defterini pek sıkı dürdük. Cahil düştük, şirkin izini sürdük, Demek ki yolumuz, yol değil bizim... Helal-haram bilen müminiz, lafta, Dengimiz yok lakin, hile, hilafta, İslam tavır değil, yalnız bir yafta, Demek ki halımız, hal değil bizim... İnsanlık istisna, kölelik asıl, Saadet tarihte kalmış bir fasıl. Kaç asırdır aynı her gelen nesil, Demek ki dölümüz, döl değil bizim... Kafirde güç-gayret, bizde “kader” var, Kefaret sanılan “hüzün-keder” var. Rahmet makamından “kara” haber var, Demek ki telimiz, tel değil bizim... Veli BOSTANCI |