...o martı gitmedigül kurusu akşam dökülüyor kasabanın göğüne şişeden bardağa dökülen kan kırmızı şarap misali bir martı tünüyor deniz fenerinin saçağına belli ki yorgun bilemezsin ... göçerlerden değil ki göçsün gitsin buralardan turnalar kırlangıçlar da bölük bölük gittiler o martı gitmedi... bardaktaki şaraba bir yumruk yürek köz düştü... buz yeşili gözlerimin kutup ayazı değmiş sapağından... yangın yeri göksu yakamozlarda deli deli feveran kıyamet hengamesi yandıkları kadar var ateş bu düştüğü yeri yakar... koca çınar gölgesinde hüzün var yalnız martının uzaklara bakan gözlerine sığınmış korku kadar... saksıda pembesini yitirmiş begonya bahçede ortancalar hüzzam dokunmuşcasına hüzün kokar... kanamış sevişler soğuk duvarların yüzünde sıcaklığına hasret bakar yorgun bitap düşmüş sevinçler o martı kadar... yağmura dokunup kan ter içinde ıpıslak göğün sancısına saklanıp en uzağa kanat çırpmak... gitmek kolay kalmak zor her gün yeniden yalnızlığa doğmak her akşam yeniden ölmek hadi gök kanatlı martı son bir hamleyle yırt semayı çığlık çığlığa son vapurun kampanası çalmadan sığın kimsesizliğine inat git... Hasan ODABAŞI Çok Değerli Seçki Kuruluna, yüreklerinden şiirlerime gül kokusu bırakan, okuyan ve yorumlayan tüm dostlarıma teşekkürlerimle sevgiler saygılar... |