Bir gülücük gönder!karşı karşı kal-dırımlar, allı pullu bakışlar! bir kendime bir sana inandım; can’a vursa yıldırımlar… yalnızlığım, /yapraklarımın arasından süzülür "yar"! gör ki! sen de yendim kendimi. Sen de yedim arsız-arlanmaz nefsimi.. titredim, hissettim irkildiğimi… İçimdeki tiz sesler yükseldi. kokla şimdi yüreğimi, yeni doğmuş bir yetim gibiyim! amber kokulu hücrelerim; bilmezdim bunca kir-lendiğimi, olmasaydın; daha da beterini! arada bir gülücük gönder bana, bu da yeter, kanatlanır yüreğim ardında, ansızın bulurum bende seni. Orhan Veli’nin genç ölümüyüm, Nazım’ın incecik çapkın yüreği, Ahmet Arif’in prangalı hasreti, Özdemir Asaf’ın paylaşılmayan yalnızlığı, Can Baba’nın aşka bakışı. Neyzen’in yangın adamlığı. duyur içimdeki ‘ney’ sesini… gel etme! Anla işte! bir gülücük gelse senden, yürek bu; bir güzel nar’a belenir seslenirim aleme “işte budur gül!" karun süleyman da kim gönül? Hidayet DAL |
hele bir aşk odu düşmeye görsün sinyeye, çok şey anlamını yitirirken. bir o kadar önemsiz sanılan anlamlar hissettiriyor kendini...
ve yürek yanarken alevi ile yakıyor bir cihanı, bizim yandığımız gibi dizelerin hararetinden ve kalemin maharetinden...
saygı ve selam ile +...