Sen Hep gül…..Ruhumu hazin bir öyküye prangalayıp Yarı uyanmış beynimde Bahara uyanır gibi Uyanışımdın sen Eksik kalmış tebessümlerimize Kalkan ettiğimiz hazin gülümsemelerle Başlamıştık sözlerimize Bir sen görmüştün Gülümseyişimin kıvrımlarındaki Hüzünlü yalnızlığı Yorgun yüreğimde ne sevdalar biriktirdiğimi Sezmiştin nasılsa. düşlerimiz örtüşüyordu işte.. Bahar müjdecisi gözlerin eksikmiş oysa Hayatı güzel kılmaya iki yaralı kuş misali Tutunduk yaşamlarımıza Belki astarımız kumaşımızdan pahalı idi Ama kim bakardı kumaşımıza İnsandık; Ve inandık mutluluk oyununa Düştüğümüz yerden kalktık çoğu zaman Çürüyen dizlerimize aldırmadan Yürüdük menzilinde aşk’a… Aşk acı çekmek derler ya Hazırdık acı çekmeye Örselen sekte Düşmemeye yeminli İki bedendik. Şimdi Ne zaman Lodos esintisi gibi bir Bir gülümseme yerleşse dudaklarıma Bil ki; Buruk bir ayrılık türküsü yürüyor Üzerime… Gül o zaman sen Hep gül. Sen konuştuğunda Bir serçe kanatlanır yüreğimde Umut taşır yara bere içindeki sesin İliklerime yayılır nefesin Nah şurama bir hal olur Taş basarım… Sevdaya dair biriktirdiğim ne varsa İçimde Cümlesi ile Sensizliğe isyankâr Senli zamanlar istiyor yüreğim Kesme kanadımı benim İflah olmaz bedenim Ağır aksak Kelimeler geçiyor ömrümden.. Yüreğimin kuytusunda Biriktirdiğim sessizlikler Buram/buram sen kokuyor Sen kokuyor efelekler... Bir umudun kapısında Sensizliğin Çaresizliğine düşürme beni… Hayat işte.! Düşe kalka yürüdüğümüz bir yol Yok, bize bizden başka uzanacak bir kol Sevda denilen şey kızılca kıyamet yakan kor Ya yak beni ya öldür, sanma ah_u zar olurum Gül o zaman sen Hep gül.! Ben kurban olurum Gül sen hep gül…! İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |
Gönlüne ömrüne bereket
Sağlıcakla