elais XIVelais eylül sancılarıdır mekanı kimsesizliğimin kan oturmuş göz bebeklerimin ölüm sesizliği çökmüş sapağında... bir yanım yankılı karanlık bir yanım yıkılası yanlızlık elais... kendime ölmüş sesizliğime gömülmüşüm kanamışım zehir zıkkım mevsim son bahar eylül’e sövsem ne çıkar.. kör bir gecede gök serilmiş sokkak köpeklerinin ayaklarına... kasabanın eylül ıslağı kaldırım taşlarına ve elleri koynunda tükenmiş sersefil birde ben boylu boyunca... elais cesedime gök kubbeden başka dokunacak birde ıslak küflü toprak var bir başka bahara filizlenip yeşerecek dalmı kaldı elaiis... ah elais senli cümlelere nokta koydum dip not düşerek eylül’e... cesedimden önce ruhum yıkılırken sapır sapır koca çınar gölgesinde matem tutan biz eskisi sevinçlere dokunma yıkılıyorum... of elais enkazımdan bir ben filizlenmezki yeşeremem bir sonraki mechul baharlara yeşeremem... olmuyor elais küllerim yok yeniden doğmak için eylül kadar ıpıslağım... uyut beni dün gibi unut elais çek ellerini eylül dokunmuş kederli saltanatımdan... pişmanlıkları rafa kaldırıp kipriklerinin ucına tutunmuş eski masalları yak elais... erkarı yığıp sarı hüzün boyalı eylül’e avuçlarıma sesizce gizli gizli ağlarım eski gülüşlere inat elais... Hasan ODABAŞI |
Saygıyla selamlar