ESKİ SEVDALAR
Bir bakış
Bir gülüş Kıvılcımlar saçar yüreğe Yanar Dumanı çıkmadan Bir çift göz Tutsak alır uykularını Düşünceler takılır aşk oltasına Yaşantısı Sevdiği olur Onu solur,onu yaşar gün boyu Hayaller kurar Yarına dair …ve Gökçe kız Dalıp dalıp gider Pencere dibinde Çeşme başında Beyaz atına binmiş Adını bile bilmediği Bıyıkları henüz yeni yeni terleyen Delikanlıya tutulmuştur Komşu köyden Rüstem ağa’nın oğlu Civan Memettir bu O’da ilgisiz değildir gökçeye Bir görüşte çarpılmıştır Derken Buluşmalar başlar çay kenarında Gökçe kız Oyalı mendil verdi mehmete Mehmet koynunda saklıyordu Sır gibi Yalnız kaldığında kokluyor Öpüyor Hayallere dalıyordu Rüstem ağa Hanımı Zeynep kadına Bu oğlan’ın evlenme çağı geldi Ona Şanımıza layık Hamza ağa’nın kızını alacağım Diyordu Zeynep kadın da Sen bilirsin beğ Diye cevaplıyordu Akşam Memet’e konuyu açtı Rüstem ağa Memet kükredi Ben evlenmek istemiyorum Ama gaddar Rüstem dinler mi Karar verilmiştir İtiraz istemem Dedi Haber çabuk yayıldı Gökçe kız memedin nişanını duydu Buluştular dere kenarında Göz yaşları sel oldu aktı Çaresizdi Seven iki yürek Aradan bir ay geçti Gökçe kız yataklara düştü Elif ana Kızının avuçlarının içinde Eridiğine şahit oluyordu Nedir Gökçem Nedir senin bu derdin Diyor ağlıyor, ağlıyordu Gelin alayı geçiyordu Gökçenin evinin önünden Davul zurna eşliğinde Gökçe anasına Ana beni pencere götür diyordu Annesi göz yaşları içinde Kucaklayıp kızını götürdü pencereye Bu Mehmet’e gelen gelindi Gökçe yutkundu Anne beni yatağıma götür dedi Gökçenin elindeki beyaz mendil Öksüre, öksüre Kıp kırmızı olmuştu O kara gözlerini annesine çevirdi Gız ana Neydi benim suçum Diyebildi Bir çığlık Bir figan yükseldi Garip Mustan’ın evinden Biraz sonra Sala sesleri yükselirken Köyün minarelerinden Memet, Gökçe’nin öldüğünü Duyuyordu Defnedilirken gökçe O’da mezarlığın bir köşesinden Onu izliyordu Herkes gittikten sora Mezar başına gelen Memet Vedalaşırken Bekle kömür gözlüm Yakında bende geleceğim diyordu Mehmet’i Mezarlıktan ayrıldıktan sonra Hiç kimse görmedi İşte böyle dostlar Bir lahza bir an Kime kaldı ki bu han Şöyle diyordu bir şarkıda şair “Dünya’da ölümden başkası yalan” Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |