Acımıyorum Kimseye Artık... Ve Ben Gidiyorum...
( I )
Bilemiyorum artık kime anlatmaya kalksam, Hayatım’ın derdimi tükenir... Kim alırdı bu zalim suskunluğu mu üzerimden ? Artık hangi sabaha uyansam açılır gözüm ? Üşümüş gecelerimde, karanlığı örtsem kapanır mı üstüm ? Kimsenin nefesi de bulmuyor ya beni... Uyanmak zorunda kaldığım tüm sabahlara küstüm, Gelmeyen zamanlara, Ateşsiz dumanlara, Yara’m varken bir daha açanlar’a, Yükünü yükleyip omzuma, düşünmeden kaçana...! ACIMIYORUM bende ARTIK...! _____________________________________________________ ( II ) Hiç kimseye acımıyorum artık... Acımak; En az acınmak kadar ACİZLİK... Ben kanarken omuzlarımdan, ve ortalık kan revan içerisinde iken, yanıbaşımdan suratımın ortasına bön bön bakan ahmak’lara da, kalmadı artık dilimden düşürebileceğim bir Duâ... Neden kimsenin işine gelebilecek kadar APTAL olamıyorum ? Neden nefes alıp verebiliyorum hâlâ ? Lanet olsun ki istemediklerimin yanında da nefes alabiliyorum. . .! Şöyle kesilse neşter’le akciğerlerim, tıkansa trake boru’m, gıkım çıkmasa.! ___________________________________________________ (III ) Haksızlığa, çıkar ilişkilerine, yüzüme gül uzatıp, sırtıma hançeri dibine dek sokmak için hazır bekleyen’lere. ! Yalan’a sarılmayıp dost bildiğim yılan çıkanlara... Zehri ni akıtmak için kuyruk oluşturanlara... İnat etse, gözüm bakmasa, aklım inkar etse kabul etmese...! HAYIR. ! Acımyorum artık KİMSEYE...! Kimseye de acınmıyorum... Acıtasyon sömürgesinide redediyorum...! ___________________________________________________ (IV ) Sadece gitmeye meylettim ayaklarımı... Üzerimde kimin hakkı da varsa vermeden. Hakkı olan o kadar aldı ki haklarımdan, kalmadı artık bir gıdım’lık verilecek bile bende...! Toplasam eşyalarımı, bir bidon benzin döksem, çakmağı çakıp ateşe versem... Oturup bir köşeye sigaramı tüttürsem... Sonra gelmişe geçmişe, geleceğe ağız dolusu bi ton sövüp saysam, İstanbul’a son defa kem gözle baksam, Sarayburnun’dan Eminönü’ne... Gözüm alabildiğince süzsem, verip aldıkları için birde ona küfretsem...! Gitmek istiyorum işte, sadece uzaklara gitmek... Ardımdan ağlayan kimseyi düşünmemek, helal lik dahi almadan, vermeden almadıklarımı gitmek... _____________________________________________________ (V ) Elbiselerimi çıkarıp parça parça edip, saç ve tırnaklarımı kökünden keserek, yalın ayak kimsenin olmadığı, hiç bir şeye ihtiyaç duymayacağım bir yere gitmek istiyorum... Nefes haricinde birşey istemiyorum yanımda, kendimi bile burada bırakıp, nefes alıp vereceğim yere gitmek sadece... Zulamda kalmış ne varsa burada bırakıp, habersizce ve görünmeden kimseye, GİTMEK...! _____________________________________________________ ( VI ) Dönüşsüz , sadece gidişe kesilmiş ucu yırtık bir bilet le... Martılarına simit yerine şiirlerimden atarak, son birkez boğazın’dan geçerek GİTMEK...! Nereye olursa...! Ama kimsesiz, kalabalık sız... Yalnızlığımı da azad edip gitmek...! Gözlerimi kör, kulaklarımı sağır edip, bir ahraz gibi gitmek istiyorum... _____________________________________________________ |