Zerdüşt
Günahla, sevabın ortak hallerinden birisi karşımda duran
Biraz tanrı ruhum birazsa şeytan, Olmamış bu olmamış, Yanmamış yeterince yokluğun ateşe Kül değilsin, pervane değilsin Gül değilsin, bülbül değilsin, Sen bilmezsin ama, Bana günah değilsin, sevap hiç değilsin Söyle Zerdüşt; söyle Kimin ruhu bu, kimin ateşi, Senin tanrın mı soğuk, Yoksa şeytanın elleri mi Sahip değilim henüz benliğime, Oturup konuşmuşluğumuz bile yok, Muhabbetimiz telakki de, Bir kadına ortak pay biçiyoruz, Bir sevaba, Bir günaha, Bir de içtiğimiz şaraba, Söyle Zerdüşt; Kan aksa, hüküm giydirilmemiş duyguların üzerine, Kırmızı olsa, ateş gibi yaksa, yansa Sonra bir kadın dokunsa ellerime, Ben dokunsam şeytanın ellerine, Gün ağarsa, gecenin üzerine, Birkaç kadın saçı düşse, yere Birkaç beyaz kadın saç teli, Alıp tutuştursam tanrının eline, Tanrı yansa ateşte, Bir oğul gelse dünyaya, Aynı dili konuşsak, Aynı heveslere nail olsak, Solmuş gözlerimizin feri, renk verse güneşe yakın Dönsek sırtımızı geçmişe, Geçmiş gelip serilse önümüze, Hani diyorum ya Zerdüşt, Sen bile diz çöksen bir kadının önünde, Oğlun olsa adı ateş, Gözleri kan kırmızısı, Bir ruhu olsa, yanan tanrıdan yadigar, Baksak cehennemden, cennetin en derinine, Koyu pervazlarını kollasak beraber, Ortak olsa günahımız, Sevabımız, bir yudum şarap olsa, Batarken izlesek güneşi, El sallasak aya, Belki diyorum ya hani, Bir kadının kucağında |