Bir Tutam Güneş
Meydan okumaksa hayat
Aradaki bölümdü, ölümden çalınan Hayata inat Günler paniklemiş geceye koşmuş Geceler de güne. Güneş karanlığa sarılmış Ay da buluta. Ben, sonların başladığı yerde kapatmışım kapılarımı. Kuzey rüzgarlarından çekip almışım yarınlarımı. Kadehimden dökülmüş zehir zemberek başlangıç sonları. Açan bir kır çiçeğiyim şimdi yol başında Renklerin en kırmızısından rengim Arzın sonsuzluğunda tatlı bir nağme sesim Kokuların en güzeli bende. Rüyalarımın penceresini açmışım, güneşin doğuşuna Ömrümün yaz vakitlerini yaşıyorum. Mevsim, mor kadifeli bir ahu Bir de türkü tutturmuşum, gül nefesli derinden. Dar vakitlerin hicran yarası, karanlığa kapanmış Bir tutam eylül, artık ağustos ateşinde Ama bak Bak hala saklambaç oynuyor sobelediğim Şakacı umutlarım. Ağıdında sustuğum yağmurlarla konuşuyorum şimdi Sesim sevinçlerin koynunda oynaş Geçmiş baharların sokağından dönmüşüm Ela bakışlarımı vermişim ayın şavkına Yolum arşa. Bak görüyor musun sır da tutamıyorum artık Bu saatlerde bir kuşun yüreği gibi Yüreğim özgür Biraz yıldız olmuşum, biraz ay Usul usul uzaklaşmış gönlümü örten karanlık Bir de dilek tutmuşum Uzak bir dağ başının bahar kokusunda Sağanak sağanak yağmış acıya baş kaldıran umutlarım. Hani Yarım gülüşümü tamamlamış artık diğer yarım Başı boş rüzgarlara vermişim hüzün karamı Önce yitirip sonra bulduğum sevgi olmuşum ben dünyamda Gizli bir özne olmuşum can deryamda. Gün olmuş güneşe çıkmış, gün olmuş geceye çökmüşüm Biraz kül, biraz duman misali Alaz gözlerimden akmış sevdanın her zerresi Leyla ile Mecnun misali. Sevinçlerim yer yüzü,umutlarım gök yüzü olmuş Bu gece de bir şiir düşmüş yüreğimin en kor yanından Biraz da mutlu olmuşum Salmışım yüreğimi derin deryaya. Korkuyorum. Olur ya Olur ya bir gün Bir tutam güneşimi kör bir bıçakla kurban etmeyin karanlığa. Yüksel Beyocaktan. |