Ben Artık
Ben artık anlatamıyorum söylemek istediklerimi
Boğazımda kekremsi bir tat, bir kilit yüreğimde Üşürüm hasret olurum kendime Donar bakışlarım, diner haykırışlarım, siner yakarışlarım Yüzüm kimsesiz bir çocuğun yüzünde El açar semaya yalvarışlarım. Ben artık anlatamıyorum hislerimi Bir sızı var bedenimde, bir acı yüreğimde Birer çiy damlası donmuş gözlerimde Yarasına figan düşmüş bir serçe ürkekliğinde Öylesine yaralıyım ki dost ölesiye Geçmişimin buruk tadı kayıp bir vadide. Ben artık şiirler yazamıyorum eskisi gibi Bir hüzün var kalemimde, bir ıstırap yüreğimde Yolum taşlı, yolum sarp uçurum derinliğinde Duru bir göl kimi zaman Kimi zaman kıyılara çarpan bir hırçın deniz Yolları yolcusuz, ırmağı susuz. Ben artık gülemiyorum eskisi gibi Bir kahır var içimde, bir acı gözlerimde Kanadından berelenmiş bir kuş misali Uçarken acı çeken. Yüküm ağır dost, yüküm büyük Yüreğim erirken gün be gün vuslata, yüküm sevgi. Bir türkü dolanır dilime gece olunca Uzak diyarlardan seslenir sesim Hisleriyle yol bulma telaşında sessiz yüreğim Mahşer ateşi yağarken çocuk sevinçlere Hep uzakta kaldı özlemlerim, özlediklerim Artık ateşe verdim yüreğimi ama yakmadım içindekileri. Belkide unutmak tek tesellisidir yalnızlığın Güneşi bir kadeh şarap gibi yudumlayıp Delice sarhoş olmak Belkide tek çaresidir imkansızlığın. Yüksel Beyocaktan |
Saygılarımla
Figani