kuş/um olsaydın keşke..Demek ayırt edebileceğini sanı/yorsun..büyümüşlüğünü-çocukluğundan..cehennemi cennetten ki mavi gökleri ayıklayıp hüzünden..çiğ tanesi gibi düşürmek için yürek goncana... peki ayırt edebilir misin göz alabildiğine yeşile kesik bir tarlayı soğuk buz gibi çelik raylardan..peçenin ardından sana hasret bir gülüşü yakalayabilir misin sevgi tadında ki sevdalarının yerine hayalet/leri koymaya zorlamışken sen-seni... hadi yürek yangınlarının yerine ağaçları..arzu sıcaklığının yerine serin bir meltemi..monoton bir rahatlık yerine değişimi getir ve kendinle yaptığın savaşın içinde bir eyleme katılmayı dene sorgusuz... misal kuşumuz vardı ya hani yüreğimizdeki özgürlüğün sembolü/empati derinliğinde kafesteki liderlik rolüne soyun/hadi kuş ol ve tenin aksın derinden devamında kanatlan... biz iki yitik ruh olalım engin maviliklerde uçan..geçmişin dehlizlerine düşüp çocukluğumuzu aşındırarak ne bulduk ki aynı eski kokuları sineye çekip aynı topraklarda kaç kösele daha eskiteceğiz ve eksilteceğiz avucumuzda kalan bir parça beni... oysa ki sana çok şey söylemek geliyor içimden/ama susmak oluyor bana düşen susmasan ve gitsen üzüleceğim susmasam ve kendime yenik düşsem delireceğim susmasam ve işte böyle şeyler söylesem kendimle çelişeceğim sus/masam ne hayalim dillenecek susmasam ne gerçeğim beni bulacak sen/susma! dinlemek adına dillendirme kelimelerimi ki keşke susmasaydın keşke sussaydım keşke kuş olsaydın olsaydım yanımda olsaydın keşke kuş/um olsaydın ve keşke . . (...) |