Özledim!
Özledim!
Dağlar yol verin bana sılama gideceğim, Köyümün bağlarını, yollarını özledim! Yaylamın pınarından,suyundan içeceğim, Sararmış yemişlerin döllerini özledim! Kardelen çiçekleri yazı bağlarken güze, Ayrılık vakti diye bir hüzün düşer yüze, Bir vedadır yaylaya,dağa,tepeye,düze, Naza doymayan yarin hallerini özledim! Ne zamandır yemedim lavaş üstü kaymağı, Mısır ekmeği, sütü, tereyağlı kuymağı, Şifası tartışılmaz, ab-i hayat kaynağı, Salkım salkım kirazın allarını özledim! Horozlar ötüşürken sabahın serininde, Balıklar ışıldarken derenin derininde, Tohumlar çimlenirdi toprağın veriminde, Meleyen koyunların zillerini özledim! Yar gözüme değince unuturdum oyunu, Oturur seyrederdim nazlı, selvi boyunu, Severdim cilvesini, işvesini, huyunu, Edalı bakışları, dillerini özledim! Kurutulmuş otları toplardık tırmık ile, Merkebin inadını kırardık çimdik ile, Yüklerdik keratayı çuvalda fındık ile, Semerini, kaşını, çullarını özledim! Erken koşardık işe, imece neşesinde, Zamanı unuturduk türkünün hecesinde, Akşam sızar kalırdık evin bir köşesinde, Mis kokulu hamsinin pullarını özledim! Vızır vızır uçuşur peteklerin arısı, Dallardaki armudun yere düşer sarısı, Olgun elma ay gibi, parlar gece yarısı, Üzümün asmasını, dallarını özledim! Kuşların namesini duyunca susar sazlar, Yarın lebine benzer al al olmuş kirazlar, Yeşillikte kaybolur,doymadan geçer yazlar, Baharın yağmurunu, sellerini özledim! Soğuk soğuk eserken tepelerin beyazı, Evlere hapsettirir gecelerin ayazı, Kemençeye dost olur kavalımın niyazı, O, eski şöminenin küllerini özledim! Mustafa Hoşoğlu |